BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Matt Ridley, Kızıl Kraliçe – Cinsellik ve İnsan Doğasının Evrimi adlı kitabında tarihsel, zoolojik ve sosyolojik verilerden yola çıkarak insan doğasının ve cinselliğinin haritasını çıkarmaya girişiyor.

Kitap

Bir erkek kaç eş ister? (Kızıl Kraliçe – Matt Ridley)

Matt Ridley, Kızıl Kraliçe – Cinsellik ve İnsan Doğasının Evrimi adlı kitabında tarihsel, zoolojik ve sosyolojik verilerden yola çıkarak insan doğasının ve cinselliğinin haritasını çıkarmaya girişiyor.

Matt Ridley, Kızıl Kraliçe – Cinsellik ve İnsan Doğasının Evrimi adlı kitabında tarihsel, zoolojik ve sosyolojik verilerden yola çıkarak insan doğasının ve cinselliğinin haritasını çıkarmaya girişiyor.

Tipik bir insan doğasının var olduğunu kabul edenlerden misiniz? Yani insanların bir davranış modeli olduğuna ve bu davranışların bize binlerce değil, milyonlarca yıl öncesinde yaşamış atalarımızdan miras kaldığına inanıyor musunuz? Mesela modern bir kentlinin kafatasının içinde, küçük gruplar halinde Afrika bozkırlarında yağmacılık ve toplayıcılık yapmak üzere tasarlanmış bir beyin olduğuna…

Matt Ridley buna inanan bir bilimadamı. Dolayısıyla bilim insanların bu ya da şu durumda “neden öyle davrandığını” kesin olarak açıklayamasa da; O, tarihe, doğaya – özellikle de hayvanlar alemine bakarak akla yatkın bazı teorilerin üretilebileceğine inanıyor. Ama konu cinselliğe, tam olarak da erkek cinselliğine gelip dayandığında işler biraz sarpa sarıyor. Erkeklerin kadınlara göre niye daha talepkar olduğunun, bir başka deyişle baştan çıkarma hareketini ya da evlenme teklifinin niye genellikle erkek tarafından geldiğinin mantıklı bir açıklaması yok. Üstelik doğal ve sosyolojik açıdan bu ilişkiden kadının çok daha kârlı çıkacağı sabitken. Sosyologlar bu durumu şartlanmaya bağlasa da, kitabımızın yazarı bu cevabı yeterli bulmuyor.

Erkeğin çokeşli mi yoksa tekeşli mi olduğu da bir başka belirsiz konu. Evlilik kurumu ve birlikte olduğumuz kadınlara karşı geliştirdiğimiz duygusal bağlılık bizim tekeşli görünmemize yol açıyor. Diğer taraftan tarih, güç ve iktidar sahibi olan erkeklerin haremler kurduğunu gösteriyor. Bunun hayvanlar alemindeki karşılığı en iri, en güçlü olanın bütün kızları kapması. Tıpkı deniz fillerinde, ya da gorillerde görüldüğü gibi… Bu noktada akla milyader Aristotle Onasis’in şu sözleri geliyor: “Eğer kadınlar olmasıydı, dünyadaki bütün malın mülkün anlamı kalmazdı.” Görüyorsunuz, kapitalizmin sorumlusu da kadınlar çıktı.

Kitapta sunulan verilerin ışığı altında bizim iki kutup arasında ortalarda bir yerlerde yer aldığımız ortaya çıkıyor. Bizim zinanın gazabına uğramış bir tekeşlilik sisitemine göre tasarlandığımızı söyleyen kitapta alıntılanan anahtar bir cümle var: “İnsan, davranışını en yaygın fırsatlara göre uyarlayarak, ne isterse onu yapar.”

Doğru söze ne denir? Evet, dünya üzerinde tekeşli topluluklar ağırlıktadır bugün. Ama yazara göre bu, demokrasinin reçetesidir ve insan doğasının neyin peşinde olduğunu açıklamaz. Güncel örnekler çokeşliliğe karşı olan yasaları gevşettiğinizde çokeşliliğin gelişip çoğaldığını göstermektedir.

Oxford’da zooloji araştırmaları yapmış bir bilimadamı olmasının yanı sıra, saygın basın mecralarında yıllarca gazetecilik yapmasının avantajını kitabına taşıyan Matt Ridley, akademik lisanın ve üslubun sıkıcılığından bertaraf olmuş, kolay okunan, rahat anlaşılan, meselenin unsurlarını yeterince etüd eden ve okurun ilgisini canlı tutabilen bir metin koymuş ortaya. Kitap Yapı Kredi Yayınları’nın Cogito serisinden çıktı.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et