BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Dante 01 Yön: Marc Caro Oyn: Lambert Wilson, Linh-Dan Pham, Simona Maicanescu, Dominique Pinon

Ege Görgün

Çizgi romanın ruhu, sinemanın görsel cazibesi: Dante 01

Dante 01
Yön: Marc Caro
Oyn: Lambert Wilson, Linh-Dan Pham, Simona Maicanescu, Dominique Pinon

Dante 01Landlord
Jean-Pierre Jeunet ile birlikte çektikleri Şarküteri ve Kayıp Çocuklar Kenti ile sinema dahileri arasında anılmaya başlanan Marc Caro bu kez tek başına çektiği bir bilimkurgu filmiyle seyirci karşısına çıkıyor.

Dante 01
Yön: Marc Caro
Oyn: Lambert Wilson, Linh-Dan Pham, Simona Maicanescu, Dominique Pinon

Jean-Pierre Jeunet ve Marc Caro Şarküteri’yi çektiklerinde yalnızca tüm sinefillerin ortak karar almışçasına tutkunu oldukları bir film ortaya koymamışlar, o güne kadar yerleşen Fransız sineması algısını sarsmışlardı. Bu bir “Fransız filmi” olamazdı. Fransızlar bile böyle düşünüyor olacaklardı ki, Caro’nun dediğine göre filmi uzunca bir süre “iki Belçikalı yönetmenin filmi” diye lanse etmişlerdi. Ardından ikili Kayıp Çocuklar Kenti’ni yaptı. Neyse ki çoktan “iki ünlü Fransız yönetmen” olmuşlardı da, yeni bir karışıklık yaşanmadı.

Caro sinemaya çizgi romancılıktan geçen bir yönetmen. Bu ona bir filmi başından sonuna sahne sahne çizebilme avantajı veriyor. Zaten kostümleri, set tasarımları ve film için özel olarak yaratılan ıvır zıvırları, kısaca görselliğiyle öne çıkan böylesi filmler için bu bir gereklilik ona göre.

Dante 01

Dante 01 de Caro’nun çizgi roman fantastiğiyle, bilimkurguyu harmanlandığı ilginç, sofistike ve cesur denebilecek bir film. Caro’nun emeğinin geçtiği önceki filmlerle kıyaslanırsa açık ara daha karamsar, daha karanlık ve daha mistik bir film. Benim gibi 2001 Uzay Macerası ve Solaris hayranı bilimkurgu meraklıları bu filmi fetiş filmleri arasına yerleştirebilir.

Caro Dante 01’i yaratırken belli ki onu bugüne kadar etkileyen yapıtların tortusunu filme taşımaktan çekinmemiş. Filmin hikayesinin uzayın derinliklerindeki bir istasyonda geçmesi, bu istasyonun sıradışı bir gezegenin yörüngesinde olması, istasyonda bilimadamlarının olması ve klostrofobik atmosferiyle Solaris’i; hikayenin mistik yönü ise 2001 Uzay Macerası’nı akla getiriyor ilk anda. Daha popüler bir filmle paralellik kurmak gerekirse de David Fincher’ın çektiği üçüncü Alien filmiyle Dante 01 arasındaki benzerliklerin dikkat çekici olduğu söylenebilir. İkisinde de hikaye uygarlığın çok uzağındaki tecrit edilmiş bir mekanda geçiyor. Daha da önemlisi iki filmin karakterleri de toptan kafası kazıtılmış, akıl sağlığı pek de yerinde olmayan mahkumlar.
Dante 01
Çizgi romanların sinemaya üstün geldiği nokta yaratıcısının hayal gücünü daha sınırsız kullanabilmesine imkan vermesi. Sinemada seyirciye şatafatlı bir sahne gösterebilmek için büyük paralar ve insan gücü harcamanız gerekirken bundan çok daha karmaşık bir sahne çizgi romanda yalnızca tek bir çizer tarafından kısa bir sürede yaratılabilir. Bu da çizgi romancıya sinemacıdan daha özgür davranabilme, düş gücünü daha sınırsızca kullanabilme lüksü getirir. Süper kahramanların önce çizgi romanlarda arzı endam etmesinin en büyük sebeplerinden biri budur. Caro da bir çizgi romancı. Sinemadan önce çizgi romanlar yapmış biri. Buradan gelen bir alışkanlıkla Dante 01’ini yaratırken düşgücünü hiç sınırlamamış. Başkalarının saçma bulacak olmasını dert etmemiş.

Ama ne yazık ki sinemanın çizgi romana açık ara üstün geldiği nokta ise, sinemanın çok daha büyük kitlelerce tüketiliyor olması. Çizgi roman okurları asgari müşterekte buluşup benzer özellikler sergilerken sinema seyircisi dediğimiz büyük kitle çok farklı özellikleri, zevkleri, algıları olan insanlardan oluşuyor. (Bunun için hiç riske girmemek prensibiyle çekilen gişe canavarı filmler denemiş formüller üstünden yürüdüğü için hep birbirine benziyor.)

Filmin karanlık ve karamsar atmosferi de mainstream sinema izleyicisini salondan hoşnutsuz ayrılmasına neden olacak bir başka tercih. Ama Caro zaten bir tüccar değil, bir sanatçı. Dante 01 onun gişeyi düşünerek film yapmayacağının ilanı aslında. Ama dünyanın ve sektörün gerçeklerini düşünürseniz, bu onun kariyeri boyunca çok fazla film çekemeyeceği gibi acıklı bir tablo da koyuyor önümüze. Çünkü Caro’nun çektikleri “görselliği ön planda olan filmler.” Ki bu aynı zamanda “pahalı filmler” demenin bir başka yolu. Kitlelere hitap etmeyen pahalı filmler de yapımcıların pek yanaşacağı türden projeler değiller.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et