BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Julio Medem, Pedro Almodovar ile birlikte İspanyol Sineması’nın en yetkin gözlerinden. Özellikle, bu yönetmenlerin insan ilişkilerine dair yaptıkları tespitler her yiğidin harcı değil. Medem’in Filmekimi’nde izlediğimiz son fimi Ateşli Oda, orijinal isminden anlaşılacağı üzere, Roma’daki bir otel odasında geçiyor. İki kadın arasında yaşananlara odaklanan hikayesiyle, Sev Beni’ye (Fucking Åmål, 1998) kadar uzanan ayrıksı bir kanalın üyesi olabilecek bir yapıt var karşımızda.

Ercan Dalkılıç

Filmekimi’nden seçmeler: Ateşli Oda (Room In Rome / Habitación en Roma)

Julio Medem, Pedro Almodovar ile birlikte İspanyol Sineması’nın en yetkin gözlerinden. Özellikle, bu yönetmenlerin insan ilişkilerine dair yaptıkları tespitler her yiğidin harcı değil. Medem’in Filmekimi’nde izlediğimiz son fimi Ateşli Oda, orijinal isminden anlaşılacağı üzere, Roma’daki bir otel odasında geçiyor. İki kadın arasında yaşananlara odaklanan hikayesiyle, Sev Beni’ye (Fucking Åmål, 1998) kadar uzanan ayrıksı bir kanalın üyesi olabilecek bir yapıt var karşımızda.

Julio Medem, Pedro Almodovar ile birlikte İspanyol Sineması’nın en yetkin gözlerinden. Özellikle, bu yönetmenlerin insan ilişkilerine dair yaptıkları tespitler her yiğidin harcı değil. Medem’in Filmekimi’nde izlediğimiz son fimi Ateşli Oda, orijinal isminden anlaşılacağı üzere, Roma’daki bir otel odasında geçiyor. İki kadın arasında yaşananlara odaklanan hikayesiyle, Sev Beni’ye (Fucking Åmål, 1998) kadar uzanan ayrıksı bir kanalın üyesi olabilecek bir yapıt var karşımızda.

Ercan Dalkılıç

Film, karanlık bir sokakta başlıyor. Alba ve Natasha, barda tanışmışlar otellerine doğru yürümekteler. Alba, Natasha’yı kendi odasına davet ediyor; bir kahve içmek için. İkili odaya çıktıktan sonra, olaylar yavaşça gelişiyor. Bu dakikadan sonra, kurgulanan diyaloglar vasıtasıyla, iki kadının geçmişlerine doğru yol alıyoruz. Bununla birlikte, tahmin edebileceğiniz gibi iki kadın cinsel deneyim yaşıyorlar. Sınırları zorlayan, epey cesur sahneler barındırıyor film; Lukas Moodysson’un kullanabileceği türden uç ilişki örneklerine şahit oluyoruz.

Aslında Medem sinemasında çıplaklık sıkça karşılaştığımız bir motif; lakin onun çıplaklık estetiği Bertolucci stilizasyondan uzak, Moodysson’un dolayımsızlığı kadar da kaba değildi bu zamana değin. Ateşli Oda’da, Bertolucci ve Moodysson arasında bir estetik açı belirlemiş yönetmen galiba. Cinsellik, yer yer direkt verilirken, bazı durumlarda da kısıtlı stilizasyona başvrulmuş.

Ateşli Oda, yönetmenin kurgu oyununa en az başvurduğu filmlerinden biri ayrıca. Bu açık, karakterlerin geçmişe dair sırlarla örülü diyaloglarına bırakılmış sanki. İki karakterin, kim olduklarına dair bilgileri birbirlerinden saklayarak sürüklediği tiyatral bir dramatik çalışma yapılmış. Bu durumda tabii oyunculuklar büyük önem taşıyor. Ne var ki, Elena Anaya ve Natasha Yarovenko böyle bir altyapıya sahip olmaktan çok uzak görünüyorlar. İkilinin performansı biraz daha tatmin edici olsa, belki bir kademe atlayacak filmimiz.

Temel olarak iki karakter arasında kurgulanmış filmde, bir tek arada bir otel görevlisi Max(imus) ve -telefondaki ses olarak- Natasha’nın kardeşi Edurne giriyor devreye. Bu Max, filmin komedi yanına katkıda bulunmaktan başka bir şey yapmıyor, seyreltici mahiyetinde yani. Hani olmazsa olmaz bir figür değil, odada olduğu zamanlarda bir de İtalyanca şarkı filan söylüyor garip bir biçimde. Medem filmlerinde görüp görebileceğiniz en absurd karakterlerden biri kısacası.

Bir de filmin biçimsel olarak dünyayı tarayan bir bilgisayar programından yararlanması konusu var. Natasha ve Alba, birbirlerine yaşadıkları yerleri göstermek için bu programı kullanıyorlar. Biz de onlarla birlikte bu monitörden bakıyoruz. Bu bilgisayar programından maddi bir destek mi almış film, orasını pek anlamadım. Medem, bu tip varyasyonları seviyor nedense. Bence çok eklektik, filmin genel atmosferiyle pek uyuşmayan bir seçim olmuş bu.

Ateşli Oda’nın, son dönemlerden örnek vermek gerekirse; In Bruges (2008) ve Barselona, Barselona (Vicky Cristina Barcelona, 2008) benzeri bir ‘şehir filmi’ olduğu da söylenemez. Şehri sadece panoramik olarak bir otel odasının balkonundan görebiliyoruz. Şehre dair tek görüntü bu –ha, giriş ve çıkıştaki karanlık sokağı ve taşları da unutmayalım. Kartpostal Roma görüntüleri görmek, iç geçirmek istiyorsanız, maalesef doğru bir seçim değil Ateşli Oda. Woody Allen’in Roma’da film çekmesini bekleyelim derim ben.

Kaotik Ana (Caotica Ana, 2007) ve Lucia (Lucía y el sexo, 2001) gibi bir kadın filmi olarak özetlenebilecek Ateşli Oda, diğer bir yanıyla da Medem’in irtifa kaybettiğinin net bir göstergesi niteliğinde. Zira yönetmen, son iki filmiyle ne Lucia’nın o gerçeküstülüğüne, ne de Kutup Çizgisi Aşıkları’nın (Los amantes del Círculo Polar, 1998) masalsı atmosferine yaklaşabildi.

Söz konusu kadınlar, onların ‘sinir krizi eşiğindeki’ halleri ve bitmeyen kendine ‘dönüş’leri  olunca, Almodovar’ı Medem’e yeğlememeye imkan yok.

Son olarak, filmin soundtrackindeki Russian Red imzalı Loving Strangers adlı şarkıdan bahsetmek istiyorum. Üç gündür durmaksızın dinlediğim –varın siz düşünün- şarkı, bana Daha Yaklaş’taki (Closer, 2004) The Blower’s Daughter’ı anımsattı –neden bilmiyorum; en az onun kadar etkileyici, duygusal ve filmle bütünleşmiş harika bir şarkı olduğu içindir herhalde…

Ateşli Oda
Room in Rome / Habitación en Roma

Yönetmen: Julio MedemSenaryo: Julio MedemOyuncular: Elena Anaya, Natasha Yarovenko, Enrico Lo Verso, Najwa Nimri

Yapım: 2010, İspanya, 109 dk.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et