BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Festival

SineMardin Film Festivali 3 yaşında!

sinemardin festivali

Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek SineMardin Film Festivali , 20–24 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festivalin resmi bülten bilgilerine, bizzat bulunduğum festivalin ilk yılına dair yazdığım yazılar eşlik ediyor. İkinci yıla dair bir şey ne yazık ki bulamadım ama TRT2’deki Rengahenk için küçük bir çekim gerçekleştirdiğimizi hatırlıyorum. Ve Vokaliz gurubunun verdiği eşsiz Mardin atmosferine yakışır o konser de unutamadığım bir başka anekdot. Diyeceğim o ki, yazının hemen başında “Ya koymuş baba bülteni aynen” hissiyatıyla zapping yapmayınız. Müsterih olunuz, sıkılırsanız yazının sonuna atlayınız.


2006 yılında yerel inisiyatif olarak başlayan SineMardin Film Festivali, ana çatısı senaryo olan Türkiye’deki tek film festivali. Temel amacı, iki yıldır Senaryo Yazarları Derneğiyle (SENDER) beraber gerçekleştirilen konferans ve senaryo atölyeleriyle Mardin’de senaryo üretimini özendirmek olan festival, bu yıl ikincisi düzenlenecek olan “Film Platosu olarak Mardin” isimli konferansta geçen sene aynı isimle gerçekleştirilen konferansın çıktıları üzerine kurulan Mardin Film Ofisi’nin çalışma ve faaliyetleriyle Mardin’de yerel sinema üretimi tartışılacak. Yönetmen, senarist, yapımcı ve oyuncuların katılacağı konferans, 21-22 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Festivalin bu yılki teması “Kadın”. Bu temayla birlikte festival üçüncü yılında kadın yönetmen, senarist ve yapımcıların filmlerine yer verecek.
ProCon Organizasyon tarafından gerçekleştirilen festivalde vizyon ve vizyon öncesi 25 uzun metraj film, belgesel ve Ceyda Aslı Kılıçkıran özel gösterimi Mardin’li sinemaseverlerle buluşacak. SineMardin film gösterim programında Alexander Sokurov’un Alexandra, Julian Schnabel’in Kelebek ve Dalgıç, Emir Kusturica’nın Bana Söz Ver, Hou Hsiao-Hsien’in Kırmızı Balonun Yolculuğu, Michael Haneke’nin Ölümcül Oyunlar, Vincent Paronnaud’un Persepolis, Selma Köksal’ın Fikret Bey, Handan İpekçi’nin Saklı Yüzler filmleri yer alıyor.

Ayrıca, Mustafa Altıoklar (Beyza’nın Kadınları), Feride Çiçekoğlu (Parmaklıklar Ardında), Işıl Özgentürk (Seni Seviyorum Rosa), Neşe Çehiz (Dizi), Handan İpekçi (Saklı Yüzler), Kubilay Tuncer (Mutluluk) ve Yüksel Aksu’nun (Dondurmam Gaymak) film gösterimlerinden sonra gençlerle buluşacakları Film Çözümleme Atölyeleri gerçekleştirilecek.

Festival kapsamında çarpıcı bir “video art” sergisi de yer alıyor. Pakistan’lı sanatçı Mansoora Hasan’ın “911” ve “The Bound Project” isimli video çalışmaları ve görselleri 20-27 Haziran tarihlerinde Kasimiye Medresesi’nde sergilenecek. Mardin’li fotoğraf sanatçısı Selmet Gürel’in fotoğraf sergisi de 20-27 Haziran tarihlerinde Kasimiye Medresesi’nde sergilenecek.

MARDİN, SİNEMARDİN’LE SİNEMA SALONUNA KAVUŞUYOR
Kayıtlı sinema salonu bulunmayan Mardin’de iki yıldır “sinemasız kentin film festivali olarak” lanse edilen SineMardin Film Festivali, yaratmış olduğu duyarlılık ve çabalar sonucu Mardin Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla bir sinema salonuna kavuşuyor.

Siz bu yazıyı okuduğunuzda… (10 Haziran 2006 tarihli bir yazı…)
…ben Mardin’de olacağım. Çünkü Mardin’de 14-18 Haziran tarihleri arasında ilk kez bir film festivali düzenleniyor: Mardin Film Festivali. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Festival heyecanının, sinema coşkusunun Mardin’e kadar götürülmesi… Tarihin süreçlerinden geçerken önemli roller üstlenen ve bu rollerin kendisine miras bıraktığı zengin kültürel dokusuyla dillere destan, görmelere seza bir kent halini alan Mardin’e yakışan da festivaller, sanat etkinlikleri vesileleriyle konuşulması değil midir ki zaten? Mardin denildiğinde ilk akla gelenler Mardin’in önemini ve değerini örseleyen kelimeler olmasın artık. Böyle bir festivalin gerçekleşmesinin ardındaki isim ise Kayhan Kırmızıgül. Yıllardır başarıyla götürdüğü Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin ardından böyle işe girişmesinin altında yatan en önemli neden Kırmızıgül’ün de Mardinli olması sanırım. Kültür Bakanlığı ve Mardin Belediyesi organizasyonun sponsorluğunu üstleniyorlar. Bu anlamda bu sene pek çok festivale destek olan, geçen seneki Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin ödül törenine bizzat katılan Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç ve Mardin Belediye Başkanı Metin Pamukçu alkışları hak ediyorlar.
Her etkinliğin ilkinde yaşanan aksiliklerin ve eksikliklerin bu festivalde de karşımıza çıkacağından kuşkum yok. Ama önemli bir ilkin gerçekleştirildiği bir ortamda bunlar sineye çekilebilir. İlerleyen yıllarda bu festival inşallah devam edecek ve biz de canım cicim ayları bittiği için artık ne keskin olduğu sanırım bilinen festival eleştiriciliği kostümümüzü kuşanacağız. Ama bugün üzerimize düşen destek. Yoksa uzun metrajlı film programının zayıf olduğunda daha ilk cümlemizde dem vururduk.
Mardin’de gösterilecek filmler şunlar: Korkuyorum Anne, Dondurmam Gaymak, Türev, Tabutta Röveşata, Selvi Boylum Al Yazmalım. Aslında programda yalnızca yerli filmlerin olması son derece mantıklı ama sayısı keşke daha fazla olabilseydi. Olmamasının arkasında acı bir sebep yatıyor tabi: Mardin’deki tek sinemanın kapanması. Bu yüzden Türk filmleri Mardin Müzesi’nin terasında hazırlanacak açık hava sinemasında izlenecek. Programın geriye kalanını oluşturan kısa film ve belgeseller ise yeniden restore edilen Mardin Halkevi’nde izlenecek. Siz bu yazıyı okurken, ben belki orada bir film seyrediyor, belki de festivale özel vereceği konserde Cahit Berkay’ın şarkılarını dinliyor olacağım.


Mardin Kapı Şen Olur (10 Haziran 2006 tarihli bir yazı…)

Mardin Kapı Şen Olur /Dibi değirmen olur / Buralarda güzel seven / Mutlaka verem olur… Mardin diye başlasa da söze, bir Diyarbakır türküsüdür bu. Mardin’den bir kız seven ama sevdiğine kavuşamayan Diyarbakırlı bir gencin serzenişi. Mardin seyahati sonrası benimde halet-i ruhiyem biraz böyle. Mardin’den bir kız sevmedim belki ama Mardin’in kendisine vuruldum bu beş günlük ziyaret sırasında.

14-18 Haziran tarihleri arasında düzenlenen Mardin Film Festivali, Venedik ve Kudüs’le birlikte dünyanın en önemli sit alanlarından biri olarak kabul edilen Mardin’i ve çevresini tanıma fırsatı buldum. Hani bir geyik vardır, “bizim topraklarımızın altında ne değerli madenler var da, Batı bunları çıkarmamamıza izin vermiyor, önümüzü kesiyor” şeklinde… Yahu bırakın toprak altındakileri biz toprak üstündeki değerlerimizden bile faydalanmıyoruz ki… Şu kente bir el atın, toparlayın, sonra açın dünya turizmine. Tüm Güneydoğu’yu kalkındırırsınız. Kudüs ve Venedik’i de görmüş biri olarak diyebilirim ki, Mardin’in bu potansiyeli fazla fazla var. Biraz yatırım, biraz eğitim, çokça emekle, Mardin Güneydoğu’nun kurtuluşu olur…

Mardin Film Festivali belki de bu yolda atılan ilk adım. İleride daha da uluslararası bir boyut kazanmasıyla bu festival belki de Mardin’in vitrini olacak. Turizmden dünyalar kazanmasına rağmen adını bir de film festivaliyle duyuran Venedik örneğinde olduğu gibi. Evet, kat edilecek mesafe çok uzun ama başlamadığınız bir yolculuğu da bitiremezsiniz. Ben devletin desteğini alan Mardin Film Festivali’ni bu yolculuğa başlandığının işareti olarak görmek istiyorum.

Mardin halkının filmlere tepkilerini gözlemledim. Yarısında çıkarlar diye düşündüğüm Türev’i sonuna kadar oturup seyrettiler (İstanbullu tikiler ilgilerini çekti) ama çok seveceklerine inandığım Selvi Boylum Al Yazmalım’ı belki daha önce çok seyrettikleri için bitimediler. Işıklar Sönmesin için çok umutluydular ama filmi hiç sevmediler. İçeriği ne olursa olsun kötü filmin her coğrafyada kabak tadı verdiği ispatlandı. Korkuyorum Anne’nin gösterimi ilginçti. İstanbulluların tepki vermediği kimi sahnelerde çok eğlendiler. En büyük şaşkınlığımı ise Mardin’in bir zamanlar tam dört sinemaya sahip olduğunu öğrendiğimde yaşadım. Ekonomik zorluklar ve televizyonun yarattığı kültürel yozlaşma bu sinemaların sonunu getirmişti. Bugün Mardin’de tek bir sinema bile yok. Tarihi bir değirmenin sinema haline getirilmesi planlanıyor ama bunun için de sponsora ihtiyaç var. Keşke Güneydoğu’da pek çok kampanya yürütüp sosyal tesisler açan OPET Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurten Öztürk bu işe de bir el atsa!

Not: Bugün Sinemardin Festivali varsa, bunda en büyük paylardan biri de Mardin için gerektiğinde bir ırgat gibi çalışan; konuklarını bir ev sahibinden çok bir dost gibi ağırlayan; projeleriyle, çayışmalarıyla Mardin’in kültür ve eğitim hayatına değerler katan Mehmet Hadi Baran’dır. Mardin’in öz evladı Mehmet Hadi ağabey’e selam olsun!

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et