BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Sinema yazarlarına sorulmak üzere 10 soru hazırladık. Tümüyle Ters Ninja’ya münhasır 10 ilginç soru. Maksat elbette sinema yazarlarını daha iyi tanıyabilmek… The S-Files adını verdiğimiz bu dosyaların kırk ikincisini Radikal gazetesi sinema yazarı Uğur Vardan için açıyoruz.

Misafir-le Görüşme

The S-Files Nr.42 © Ters Ninja: Uğur Vardan

Sinema yazarlarına sorulmak üzere 10 soru hazırladık. Tümüyle Ters Ninja’ya münhasır 10 ilginç soru. Maksat elbette sinema yazarlarını daha iyi tanıyabilmek… The S-Files adını verdiğimiz bu dosyaların kırk ikincisini Radikal gazetesi sinema yazarı Uğur Vardan için açıyoruz.

Sinema yazarlarına sorulmak üzere 10 soru hazırladık. Tümüyle Ters Ninja’ya münhasır 10 ilginç soru. Maksat elbette sinema yazarlarını daha iyi tanıyabilmek… The S-Files adını verdiğimiz bu dosyaların kırk ikincisini Radikal gazetesi sinema yazarı Uğur Vardan için açıyoruz.

Nerede, ne şekilde, kiminle seyrettiğini hatırladığınız en eski film hangisi?

Sanırım beşbuçuk-altı yaşındaydım, Rahmetli annem ve babamla gitmiştim. Filmin başında yangın çıkıyor ve her taraf yanıyordu. Ağlamaya başladım, o kadar ağlıyordum ki, çevreden “Susturun şu çocuğu” türünden tepkiler yükseldi, bizimkiler de apar topar sinemadan çıktı. Ama o ilk görüntüler hep hafızamda kaldı. Biraz büyüyünce sahnede izlediğim yüzlerin Hülya Koçyiğit ve Aliye Rona‘ya ait olduğunu anladım ama hiç bir zaman o filmin ne diye peşine düşmedim. Ta ki 2000 yılına kadar… Antalya’da jüriyken bizim başkan Orhan Aksoy‘a ‘Onur ödülü’ verildi. Tören esnasında Aksoy’un filmografisinden parçalar gösterildi, bir de baktım ki, o film ‘Kınalı Yapıncak’mış. Ertesi sabah Aksoy’a durumu naklettim ve küçükken filminde ağladığımı söyledim. ‘Rahmetli’ Aksoy çok hoş ve çok zarif bir insandı. Naifti de. Bana, “Hayret” dedi, “Oysa ‘Kınalı Yapıncak’ı entelektüeller çok beğenir.” Sanırım beni çok iyi dinlememişti. Ben de, “Ama Orhan Bey” dedim, “izlediğimde entelektüel falan değildim, topu topu altı yaşındaydım” diye ekledim. Benim için son derece ilginç bir tesadüf olmuştu 2000 yılındaki o buluşma.

Sinema yazarı olmasaydınız ne yazarı olmak isterdiniz?

‘Evimin yazarı’ olmak bana yeterdi.

Hayatınızın sonuna kadar tek bir filmle idare etmeye mahkum edilseydiniz hangi filmi seçerdiniz?

Altona Mahkumları, şaka şaka… Clint Eastwood‘un Unforgiven‘ı ya da Ridley Scoot‘ın Alien‘ı olabilir.

Kendinize içlerinden hayali bir arkadaş seçme şansınız olsaydı hangi film karakterini seçerdiniz?

‘ET’yi, ama onu evine yollamazdım…

Hangi sinema oyuncusunun görüntüsüne sahip olmak isterdiniz?

Doğrusu görüntümden ve görüntü yönetmenimden memnunum. Ayıptır söylemesi bir zamanlar bir oyuncuya değil de, bir müzisyene, Eric Clapton‘a benzetilirdim. Ama 90’ların başında Ken Wahl‘un sakallı haline hafiften benzediğimi düşünüyordum.

Hangi yönetmenle sıkı dost olmak isterdiniz?

Dost değil ama abi-kardeş ilişkisi açısından Clint Eastwood’u tercih ederdim. Filmleri üzerine muhabbet açısından da Woody Allen‘ı.

Hangi film gerçek olsun ve siz de içinde yer alın isterdiniz?

Ben daha çok hüzünlü filmleri severim ve o hüzün, sadece o filmlerde kalsın, hayata pek yansımasın isterim. Se7en‘ı çok severim ama oradaki Brad Pitt olmaya dayanamam, belki Morgan Freeman olmayı yeğlerim. Ama keşke Party‘ye katılsam ve Peter Sellers türü bir kaygısızlığım olsa fena mı olurdu. Ya da Being There‘deki bahçıvan olup Amerikan Başkanlığı’na kadar yürümek de fena bir fikir değil elbet. Ama galiba en iyisi The Edukators‘tekiler gibi sıkı anarşistler gibi olmak.

Sinemaya sevmek için iyi bir neden söyler misiniz?

Uzay Yolu‘ndaki ‘Işınlama’ esprisi halen icat edilmedi ve başka dünyalara, hikâyelere, hayallere, maceralara vs, ışınlayan en iyi vasıta sinema. Bence bu bile sinema adına her şeye yetip de artıyor bile.

Sinemanın en kötü özelliği ya da en büyük zararı nedir?

Galiba okumanın önüne kesmek. Çünkü hayal gücünüze fırsat vermiyor ve yönetmen, kendi hayal gücünü dayatıyor. Bu yüzden de en büyük sorun özellikle edebiyat uyarlamalarında yaşanıyor. Sizin okuyup bambaşka hayal ettiğiniz dünyalar ve karakterler, bir yönetmenin elinde yeniden yaratılıyor; bazen uygun düşüyor, bazen de büyü bozuluyor.

Bugüne kadar gittikleriniz içinde en sevdiğiniz sinema hangisiydi?

Klişe gibi olacak ama kesinlikle Emek. Lakin ‘Rahmetli’ İsmet Bey’li, Allah uzun ömürler versin Hikmet Bey’li, yer göstericiler Murat ve Hayri’li, kapıda uzanıp yatan Kızım’lı (köpeğin ismiydi) Emek… Biz, üniversite zamanında okuldaki arkadaşlarla keşfettiştik Emek’in özel bir yer olduğunu ve o haytalık günlerinde en çok da, ayaklarımızı ön sıraya taktırıp film izlemek hoşumuza giderdi.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et