Uluslararası Altın Koza Film Festivali bu yıl 15-21 Eylül tarihleri arasında Adana’da gerçekleşiyor. 12 yerli yapım yaratıcı ekiplerin katılımıyla ulusal yarışma kapsamında düzenlenen galalarda halkla buluşurken, izleyenlere de oy verme şansı tanınıyor. Bir yanda sinemaseverler merak ettikleri filmleri izlerken, şehrin farklı noktalarında konser ve söyleşiler düzenleniyor. Festivali Ters Ninja için takip ediyoruz.
Serkan Çellik
Altın Koza’da bu yıl gösterilen ilk film, ilk Altın Portakal’ı kazanan 1964 tarihli Gurbet Kuşları oldu. Tepecik Hayal Okulu ve İnadına Film Çekmek gibi önemli yapımların yeniden gösterimlerinin yanı sıra bir ilk gerçekleşti: Dardenne Kardeşler’in İki Gün Bir Gece’si ülkemizde ilk kez, bütün etkinlikler gibi ücretsiz, hem de kapısı sokağa açılan bir sinemada izleyiciyle buluştu. Filmin konusu şöyle: On yedi işçinin çalıştığı bir kurumda patron, zayıf halka olarak gördüğü psikiyatrik tedavi gören Sandra’yı işten çıkarmak için oylama başlatır. Diğer işçiler ya bin Euro ikramiye alacak ya da Sandra’yla çalışmaya devam edeceklerdir. Pazartesi günü gerçekleşecek oylamadan önceki tüm hafta sonunu tek tek mesai arkadaşlarını dolaşıp onları ikna etmeye çabalayarak geçiren kadının yaşadıkları filmin tamamını oluşturuyor. Marion Cotillard’ın en zayıf performanslarından birine şahit olduğumuz yapım, basit öyküsüne de yeterince sihir katamamış. Yönetmenlerin hanesine eksi puan olarak yazılmasa da, Bisikletli Çocuk’tan sonra geri adım olarak aklımızda kaldı.
İnce Buz Kara Kömür, İstanbul Film Festivali’nde ve vizyonda kaçıranlar için bir kez de Altın Koza’da gösterildi. Yi’nan Diao’nun yazıp yönettiği uzak doğu usulü polisiye, 2014 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ve En İyi Aktör ödülleri kazanmıştı. Buz pateniyle cinayet işleyip öldürdüğü kişilerin parçalarını kömür taşıyan trenlere atan bir katilin, karısının ve cinayeti çözmeye çalışan eski polisin öyküsünü anlatan yapımın; etkileyici birkaç an ve coğrafyaya özgü renk kullanımı dışında akılda kalıcı yanları olduğunu söylemek güç. Yine de lunapark sahnesi, açılış sekansı ve finali için görmeye değerdi.
Festival ikinci gününde, konukların İstanbul’dan gelmesi ile iyice hareketlendi. Yarışma filmlerinden ilki olan Nergis Hanım gösterilirken, Cannes seçkisi iki filmle sürdü. Andrey Zvyagintsev’in En İyi Senaryo ödüllü Leviathan’ı, Filmekimi’nden önce Adanalılarla buluştu. 140 dakikalık adalet ve mülkiyet dramı olarak tanımlanabilecek yapım, yönetmenin bol diyaloglu filmlerde de başarılı olabildiğini ispatladı. Jüri Büyük Ödülü’nün sahibi Mucizeler (Le Meraviglie) ise deneysele kaçan sahneleri ve süresinin kat kat fazlasını hissettiren temposuyla seyri zor, içine girmemeniz için çabalayan bir yapım olarak hafızalarda yer etti.
Altı salonda eşzamanlı süren etkinliklerde Gürhan Özçiftçi imzalı Ne Gelen Var Ne Giden, yönetmenin katılımıyla sessiz sedasız ikinci kez gösterilirken, Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ve Kıssadan Hisse Dünya-Öğrenci Filmleri gösterimleri iki salonda devam etti. Jüri başkanı Reha Erdem’e ait Şarkı Söyleyen Kadınlar da yeniden perdeye yansıdı.