BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

İstanbul’a şarkı yapan, Eylülde Gel’in orijinalini yazmış olan, Paris’te kurduğu müzik şirketine Malatya adını veren, Türkçe şarkılar söyleyen bir şarkıcı ne kadar yabancı ise, Marc Aryan da o kadar yabancıydı işte...

Bana Onun Portre-sini Getirin

Bir Marc Aryan vardı İstanbul’a şarkı yazan…

İstanbul’a şarkı yapan, Eylülde Gel’in orijinalini yazmış olan, Paris’te kurduğu müzik şirketine Malatya adını veren, Türkçe şarkılar söyleyen bir şarkıcı ne kadar yabancı ise, Marc Aryan da o kadar yabancıydı işte…

İstanbul’a şarkı yapan, Eylülde Gel’in orijinalini yazmış olan, Paris’te kurduğu müzik şirketine Malatya adını veren, Türkçe şarkılar söyleyen bir şarkıcı ne kadar yabancı ise, Marc Aryan da o kadar yabancıydı işte…

Ege Görgün (Landlord)

1960’lı yıllarda Fecri Ebcioğlu ya da Sezen Cumhur Önal tarafından dilimize devşirilen “aranjmanları” kırık Türkçeleriyle seslendiren yabancı sanatçılar pek revaçtaydı. Annesi Türk, babası Meksikalı Dario Moreno; İtalyan asıllı Belçikalı Salvatore Adamo ve Cezayir asıl Fransız Juanito. Yolu ülkemize düşen ve Adamo gibi sonradan Belçikalı olan bir diğer sanatçı ise Marc Aryan’dı.

Belçikalı Marc Aryan’ın (1926-1985) bir zamanlar Lübnan’dan Malatya’ya, oradan da Aryan’ın doğduğu Fransa’ya göçmüş bir ailesi vardı. Asıl adı Henry Markarian’dı. Büyük bir müzik tutkusu olan Aryan genç yaşta doktorların bile iyileşmesinden ümidini kesmelerine yol açan çok ağır bir hastalık geçirince kendini tamamen müziğe adadı. Ama tıbbın tahminlarşne inat iyileşen ve 3 yıl içinde kendini müzik konusunda sıkı biçimde eğiten Aryan, ailesinin yardımıyla bir plak dükkanı açtı. Bir yandan para kazanırken, diğer yandan da şarkı sözleri yazıp besteler yapıyordu. Ama bestelerini götürdüğü Paris’teki yapımcılar kendisini sürekli geri çeviriyorlardı. Hayat felsefesinde “pes etmek” diye bir şey bulunmayan Aryan, Henry Markarian adıyla ve kendi imkanlarıyla ilk plağını çıkardı. Sonuç büyük bir başarısızlıktı. Yeni ismiyle ve kendi kurduğu plak şirketinden çıkardığı bir sonraki plak ise oldukça iyi sattı. Ardından Brüksel’den bir firma ile plak anlaşması yaparak Belçika’ya yerleşti. Burada piyasaya çıkan şarkıları ona şöhreti getirecekti.

1966 ve 1969 yıllarında ülkemizde iki konser veren Marc Aryan’ın Türkiye’ye kanı hemen ısındı ve Türkçe’yi öğrenmeye karar verdi. (Dil öğrenme konusunda özel bir yeteneği olan Marc Aryan’ın 8-9 dil bildiği söyleniyor.) Ardından konserlerinde ve sahnelerinde bestelerini Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı Türkçe sözlerle seslendirmeye başladı. Aryan’ın Fecri Ebcioğlu’nun elinden aranjmana dönüşen iki şarkısı vardır ki, tek kelimeyle unutulmazdırlar:

Atilla Dorsay’ın Ne Şurup-Şeker Şarkılardı Onlar kitabında “Aranjman şarkıların belki en güzeli ve aslından da iyi olan sayılı örneklerinden biri, belki de birincisi” diye övdüğü ve Alpay’la özdeşleşen Eylülde Gel. Ve Fecri Ebcioğlu, Dario Moreno, Ajda Pekkan ve Marc Aryan gibi isimlerden dinlediğimiz Dünya Dönüyor (Atlı Karınca). Şarkılardan ilki Qu’un Peu D’Amour’dan, ikincisi ise Volage Volage’dan aranje edilmişti.

Artist Music etiketiyle çıkan iki Marc Aryan albümü mevcut. Marc Aryan Collection’da sanatçının içlerinde Un Jour, Giorgina, Katy, Un Petit Slow, Volage Volage gibi hitlerinin yer aldığı 20 şarkı var. Marc Aryan İstanbul’da albümünde ise sanatçının Türkçe olarak seslendirdiği şarkılarıyla birlikte Koleksiyon’da yer almamış diğer Fransızca şarkılarına yer verilmiş. Fransızca şarkılardan en dikkat çekici olanı ise Aryan’ın çok sevdiği bir şehre adadığı şarkısı: İstanbul.

 

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et