BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Festival

Festivale, belgesele ve yalanlarımıza dair

20. Ankara Film Festivali

20. Ankara Film Festivali’nde, Ulusal Belgesel Yarışması jürisi profesyonel kategoride jürinin birinciliğe layık bir eser bulamaması oldukça tartışmalı bir karar olarak kayda geçmişti. Biz de bu karar konusundaki görüşlerini öğrenmek üzere bazı sinema yazarları ve belgeselcileri Ters Ninja’ya konuk etmiştik. (Alin Taşçıyan, Cüneyt Cebenoyan, Necati Sönmez, Sevin Okyay, Emel Çelebi ve Ahmet Ilgaz) Yer verdiğimiz görüşlere cevaben bu ilginç kararın altında imzası olan jüriden Candan Murat Özcan bıraktığı bir yorumla bu tartışmaya katıldı. Bu metni yorum haznesinden ana sayfaya taşımak bize daha etik geldi. İşte Candan Murat Özcan’ın yorumu…

Ankara Film Festivalinde birincilik ödülü verilmemesi tartışılmaya başlanmış,işte tam da istenilen buydu, tartışılsın, gerekirse kavgalar edilsin, nerde hareket orada bereket. Jüri her zamanki gibi toplanacak, kendine göre iyi kötü bir üç belirleyecek, kazananlar memnun, kazanamayanlar hakkının yendiğini düşünecek ve bu kısır terane güzel güzel aynen sürüp gidecekti. Jüri başına gelecekleri öngörmüş ama bu kısır dizgeyi bozmak adına doğru bildiğini yapmıştır. Bu gözünü sevdiğimin “yalnız ve güzel” ülkesinde ne zaman sorunun kaynağı tartışıldı ki, bütün kavgalar çaresiz sonuçlar üzerinedir zaten. Elinde bıçak, üçüncü sayfa travestileri gibi ortada kalakaldık anasını satayım, o bıçağı aldıran nedir diye soran yok.

Şimdi bir takım zatlara sormuşlar jürinin kararını, onlar da yok “ego tribi” yok “rol çalma” küstahlık,  gak guk, ebelek göbelek vs buyurmuşlar.

Bir kere baştan şunun altını çizmek isterim, hiçbir jüri en iyiyi seçemez, her film de kendine göre en iyi olabilir. En iyi filmi belki yönetmeni yarışmaya göndermemiş veya gelen yüzlerce film arasında daha ön elemede kaynamış gitmiştir, yurdum belgeselcisi bunu hiç konuşmaz mesela, genellikle ön elemede yüzlerce filmi çok da konuyla alakası olmayan bir ademoğlunun başına yıkıp hikmetinden sual etmezler ama iyi kötü meslek erbabı 5 ayrı adamın tartışa tartışa aldığı kararı işte böyle saçma ilan ediverirler, asıl küstahlık,ego tribi,rol çalma budur. Ah bu jüri olmasa, birinci seçilse ne güzel olacaktı, Türk Belgeselciliğinin önü açılacak sıçrama yapacaktı,herkes belgesel yapacak izleyecek belgesele doyacaktık, yerim ben sizin bu duyarlı itirazlarınızı, keşke bu itiraz sahipleriyle bütün belgeselleri teker teker baştan izlesek de öyle konuşabilsek.

Bir kere daha önce de başka jürilerde bulunmuş biri olarak bu jürinin tertemiz bir jüri olduğunu söyleyebilirim,açık yüreklilikle herkes ne düşünüyorsa söyledi, tartıştık(temiz olmayanı da mı var diyecekler ki evet var,kendi arkadaşı yada siyasi görüşü ya da kurumunun çıkarları için çamura yatan çok jüri üyesi gördüm ) bir de jüride yer aldık diye dünyanın merkezi değiliz, her şeyi en iyi biz bilmeyiz mesela, yarışan arkadaşların bazıları bizden daha yetkin de olabilir, izafiyet çerçevemiz de bu kadarcıkmış ne yapalım yani. Ancak biz beş fukara nın bu saçma sapan değerlendirmesinden başka da yol yoktur , diğer beş fukara değerlendirecekti o zaman,belki onlar sorun çıkmasın başımız ağrımasın deyip gidişata taş koymazlardı da amanın ne güzel, birincimiz de var deyip mutlu olurdunuz hep birlikte.

Genellikle yarışmalarda para ödülü olunca festival ya da dernek her neyse para kasaya kalsın diye jüriye ikide bir vermek zorunda değilsiniz arkadaşlar vs diyip durur, bizzat şahidi olan biri olarak söylüyorum. Eğer öyle bir durum olsa en başta ben itiraz eder, ödülü verdirmek için elimden geleni yapardım ama neyse ki burada para ödülü de olmadığından yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunun altını çizmek ve mesajımızı iletmek için böyle bir çare düşündük, kim ne derse desin klasik 1-2-3 sıralamasından sonra ne söylerseniz söyleyin hepsi davulcu osuruğu gibi arada kaynar gider ve tarih sadece sıralamayı yazar,bunları yazmaz. Zaten ortalık hayatla ilgili bir derdi olup film yapmaktan ziyade bir punduna getirip yönetmen sayılmak isteyen adamlarla dolu (gerçi bu da anlaşılabilir bir şeydir ayıplamak için söylemiyorum ama fotoğrafını gösteriyorum sadece, mesleğimizden midir nedir?)

Festivalde belgeseller amatör ve profesyonel olarak iki kategoride yarıştılar, amatör ya da profesyonel nerde başlar nerde biter, bilen beri gelsin de önce oradan konuşmaya başlayalım. Bana kalsa iki kategoride de filmlerin çoğu kategori değiştirmeliydiler, zira amatör kategorideki bazı işler profesyonelim diyenleri utandıracak kadar iyiydiler, böyle olunca profesyonel kategorinin çıtasının daha yüksekte olması gerekmez miydi acep? bir de buradan baksak diyorum mesela.

Hatta önce yarışmanın katılım koşullarından başlayalım, madde çok açık, yarışmaya sadece yaratıcı belgesel sinema ürünleri katılabilir diyor tv belgeselleri,bilimsel belge vs değil.ben şahsen belgesel sinema diye kelleler geçidi izlemekten bıktım, bir takım adamlar çıkıp boyuna sızlanıyor eskiden iyiydi şimdi kötü diye siz bıkmadınız mı? (sırf kelle olmasın diye araya allah ne verdiyse görüntü serpiştiriliyor neyse ki),şimdi alternatif olarak şöyle bir akım da var genellikle bunda kelle olmuyor , kamerayla birini nereye giderse takip ediyor üzerine de kuş sesi vs koyuyorsunuz.Belgesel yapmanın zor olduğunu en iyi bilenlerdenim ama sırf yapmış olmak için her şeyin en kolayını seçenlere de gıcığım var, kendim dahil.

Kimse kusura bakmasın amatörlere diyecek lafımız yok, birkaç çok sevimli öğrenci işine ödül vermeyi çok istedik ama veremedik malum tekne küçük ama profesyonel kategori söz konusu olduğunda en azından amatörlerden daha iyi iş beklemek anamızın ak sütü kadar hakkımızdır, Ödül töreninde sahnede tesadüfen kibar bir bayan arkadaşımız vardı da olay büyümedi yoksa ben kafası bozuk bir adam olarak muhteris bir yarışmacının son derece saygısız ve küstah çıkışına hak ettiği cümleyi kurardım.Düz mantıkla düşünene birincinin olmadığı yerde ikinci nasıl olur vs mantıklı gelecektir,ama bu mudur be kardeşim,oradaki mesajı anlayanlar da vardı neyse ki, anlamak istemeyene de kanımca yapacak bir şey yoktur.

Bana göre profesyonel kategoride belgesel sinema denilebilecek tek film her ne kadar ödül arsızlığı yapsa da “Yaşam Arsızı” idi, ilk dakikalarda resmen yerime mıhlanıp işte bu, dedimse de çok sürmedi, müthiş bir belgesel film nasıl katledilir e örnektir, belgeselci kimdir, nerede durmalıdır, bir insanlık trajedisi nerede sömürüye evrilir hepsinin cevabı bu filmde var.Sinemada,tiyatroda artislik güzel amma mevzu belgesel olunca işin rengi değişir.

Film tamamen elenmekle birinci olmak arasında gidip geldi çok tartıştık, sonunda kıyamadık.

Son söz olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim o her şeye duyarlı belgesel aşığı zatları salonlarda da görmek isteriz, yemin ederim çoğu belgeseli koca salonda yönetmeni bile olmadan sadece beş kişi izledik (kapıda duran görevli çocuklar bazen can sıkıntısından girip izliyordu haklarını yemeyelim), belgeseller 2 saatlik blok olarak üçer dörder gösterilirken de bir belgesel bitince 2-3 kişi çıkıp yerine başkaları geliyordu gösterilecek belgeselin sahipleri ile biten belgeselin sahiplerini oradan anlayabiliyorduk yani, yurdum belgeselcisi bir başkasınınkine tahammül edemiyordu anlayacağınız, biz beş akılsız da organizasyon hatası sonucu bir filme 5 dakika geciktik diye paparayı yemişiz güzel bir kardeşimizden, kimsenin gözünden de kaçmıyor hani, her şeyin hesabı da soruluyor netekim. Şimdi bu belgeselcilerin hiçbiri çıkıpta benimki ötekinden daha iyiydi diyemez ,zira birbirlerinin belgeselini izlemiyorlar bile,tabii bütün suç bizim eğer birinciyi seçsek sorun yoktu, kokmaz bulaşmaz tavşan boku olsak, zar atıp sıralamayı yapsak herkes razıydı yani, ulan yine tepem atmaya başladı çıkıp bir hava alayım en iyisi, tövbe tövbeee…
Candan Murat Özcan
-Hain Jüri Üyesi
-Görüntü Yönetmeni

(İşbu yazı tarafıma aittir jürideki diğer kibar arkadaşları bağlamaz)

“gittim bir kuyudan su çektim
halka boynumdan geçti
geçti boynuma kemend
d harfine bak dedim
nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin
harfe bak harfe dokun harfin içinde eri
harf ol harfle birlikte kıyam et
harf of harfler ummanına bat
çünkü gördüm ne varsa sonunda kelimenin
çünkü böndür altında kaldığım töhmet
uğradığım kinayeler bön ve berbat.”

İ. Özel

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et