BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Türün mihmandarları George Romero ve Lucio Fulci’den bu yana zombiler neredeyse her nevi şekle girdiler. 2000’lerde ise türde büyük bir dönüşüm yaşandı. O ağır aksak yeraltı yaratıkları yerini, 28 Gün Sonra (28 Days Later) örneğinde olduğu gibi, daha hızlı ve tehlikeli modern zombilere bıraktı. Tam bu esnada 80’lerdeki tür sentezi metodunu kullandığı Shaun of the Dead filmiyle sinema tarihinin görüp görebileceği en iyi zombi parodisine imza atan Edgar Wright, türü tamamen farklı bir düzleme taşıdı. Zombieland için bu köşe taşının takipçisi diyebiliriz rahatlıkla. Fakat Shaun of the Dead'den farklı olarak türü tamamen parodize etmekten kaçınan film, hafif korkuya öykünen bol gore soslu yapısını Amerikan tarzı bir komedi anlayışına yaslayan ayrıksı bir deneme aslen.

Ercan Dalkılıç

Zombieland: Zombie Pulp Fiction!

Türün mihmandarları George Romero ve Lucio Fulci’den bu yana zombiler neredeyse her nevi şekle girdiler. 2000’lerde ise türde büyük bir dönüşüm yaşandı. O ağır aksak yeraltı yaratıkları yerini, 28 Gün Sonra (28 Days Later) örneğinde olduğu gibi, daha hızlı ve tehlikeli modern zombilere bıraktı. Tam bu esnada 80’lerdeki tür sentezi metodunu kullandığı Shaun of the Dead filmiyle sinema tarihinin görüp görebileceği en iyi zombi parodisine imza atan Edgar Wright, türü tamamen farklı bir düzleme taşıdı. Zombieland için bu köşe taşının takipçisi diyebiliriz rahatlıkla. Fakat Shaun of the Dead’den farklı olarak türü tamamen parodize etmekten kaçınan film, hafif korkuya öykünen bol gore soslu yapısını Amerikan tarzı bir komedi anlayışına yaslayan ayrıksı bir deneme aslen.

Türün babaları George Romero ve Lucio Fulci’den bu yana zombiler neredeyse her nevi şekle girdiler. 2000’lerde ise türde büyük bir dönüşüm yaşandı. O ağır aksak yeraltı yaratıkları yerini,  28 Gün Sonra (28 Days Later) örneğinde olduğu gibi, daha hızlı ve tehlikeli modern zombilere bıraktı. Tam bu esnada 80’lerdeki tür sentezi metodunu kullandığı Shaun of the Dead filmiyle sinema tarihinin görüp görebileceği en iyi zombi parodisine imza atan Edgar Wright, türü tamamen farklı bir düzleme taşıdı. Zombieland için bu köşe taşının takipçisi diyebiliriz rahatlıkla. Fakat Shaun of the Dead‘den farklı olarak türü tamamen parodize etmekten kaçınan film, hafif korkuya öykünen bol gore soslu yapısını Amerikan tarzı bir komedi anlayışına yaslayan ayrıksı bir deneme aslen.

  Ercan Dalkılıç

Bir Mtv klibini aratmayacak cinsten Metallica’nın ‘For Whom the Bell Tolls’ parçası eşliğindeki açılışı ile ‘jenerik fetişiştleri’ni kalbinden yakalayan filmin ana karakteri Columbus (Jesse Eisenberg) insanı zombiye dönüştüren salgından henüz nasibini almamıştır. Başta The Omega Man, Ben Efsaneyim (I Am Legend) gibi bir ‘son adam’ filmi   izlenimi yaratan bu girişin hemen akabinde, yolda karşılaşan Columbus ile zombi avcısı Tallahassee (Woody Harrelson) bir ekip oluştururlar. (Woody Harrelson’un karakter yorumunun Katil Doğanlar‘daki (Natural Born Killers) Mickey Knox’a öykünmesi bir hayli dikkat çekici.) Fakat bu ekip sadece zombileri yok etmeye çalışmakla kalmayacak sonradan ekiplerine katılacak olan bir çift üçkâğıtçıyla da mücadele etmek zorunda kalacaktır…

Bir son adam filmi gibi başlayıp sonradan dört kahramanlı bir ‘Rock Band’ (Rock grubu filmi) filmine dönüşen filmin doğru düzgün bir girizgahının olduğunu söyleyemeyiz. Peşrevsiz direkt aksiyona giriyor film ve dramasının gediklerini bu süreçte doldurmaya çalışıyor. Dış ses olarak Columbus’u dinlememize rağmen çizilen portre bir ana karakter olgunluğunun çok uzağında. Nitekim diğer karakterler için de benzer tespitleri yapmak mümkün. Zombileri ve ekibimizi karşı iki kampta toplayan yönetmen, ortadaki kıyımdan haz almamız haricinde pek bir şeyle ilgilenmemiş. Yönetmen Ruben Fleischer‘in demeçlerinde de belirttiği gibi bir televizyon projesi olarak tasarlandığı her halinden belli filmin.

Bütün bunları bir kenara bırakırsak, ‘happening’ biçemine göz kırpan tıka basa popüler kültür referanslarıyla dolu çok eğlenceli bir seyirlik karşımızdaki. Ruben Fleischer’in de sanatsal kaygılar içinde olmadığı ortada zaten. Slowmotion Sphagetti western kadrajlarına çerçevelediği zombi itlaf sahnelerini bir İngiliz aksiyon yönetmeni edasıyla -belli ki çok eğlenerek- çekmiş yönetmen. Özellikle şimdiden kültleşen ‘zombi istilasında hayatta kalmanın altın kuralları’nın tanıtılması sırasında kullanılan efektler ve ekrana düşen yazılar da bunu doğrular nitelikte. Dolayısıyla filmin Amerika’da ‘Zombi Ucuz Romanı’ olarak adlandırılmasına şaşırmamak gerek.

Filmde eğlencenin tavan yaptığı nokta, ünlü bir aktörün malikânesi. Aktörün kim olduğu sorusunu şimdilik cevapsız bırakmak zorundayız. Bu sekanstaki, Lütfen Başa Sarın (Be Kind Rewind) üzerinden yapılan Hayalet Avcıları (Ghostbusters) göndermesi, ‘haftanın zombi öldürme’ esprisiyle birlikte filmin en görülesi anlarından. Gerçekten de aynı anda iki filme yapılan gönderme çok zekice planlanmış kanaatime göre. Her zombi filminde olduğu gibi Zombieland’de de bir market sahnesi var. Ne var ki bu sahnenin tüketim toplumu eleştirisi yaptığı söylemek hata olur.

Columbus istikametine doğru hareket eden ekibimizin son durağı Pasifik lunaparkı oluyor. Tobe Hopper’in Korku Karnavalı (Fun House) filmini anımsatan – aynı zamanda Eisenberg’in Adventureland filminde de bir benzeri bulunan- bu final sekansı, hikâyeyi bir şekilde sonlandırıyor fakat dramatik yapının bütün uçları açık kalıyor. Karikatürize tiplemelerin yol boyunca zombilerle ve birbirleriyle çatışmalarından ibaret bütün film. Amerikan dizilerinden alışageldiğimiz ‘trash replikler ve reklam aksiyonu’ diye nitelendirebileceğimiz birkaç küçük şey aslında filmi büyük oranda sürükleyici kılan. Öncülü Shaun of the Dead gibi yerleşik bir sinema diline sahip olduğunu iddia edemeyeceğimiz Zombieland, korku ile komedi arasında hafif yalpalayan sinema diline karşın türün kült örneklerinden biri olmaya aday.

Zombieland
[xrr rating=3.5/5]
Yönetmen: Ruben FleischerSenaryo: Rhett Reese, Paul Wernick

Oyuncular: Jesse Eisenberg, Emma Stone, Woody Harrelson

Yapım: 2009, ABD, 88 dk.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et