BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Hayatın anlamını basittir. Ne anlıyorsanız, ne kadar anlıyorsunuz o! Hayat fena halde futbola benzediği için, aynısını futbol için de söyleyebiliriz pekâla. Looking For Eric’in (Hayata Çalım At) yönetmeni Ken Loach da belli ki bizimle aynı fikirde.

Ege Görgün

Futbol Asla Sadece Futbol Değildir: Hayata Çalım At (Looking For Eric)

Hayatın anlamını basittir. Ne anlıyorsanız, ne kadar anlıyorsunuz o! Hayat fena halde futbola benzediği için, aynısını futbol için de söyleyebiliriz pekâla. Looking For Eric’in (Hayata Çalım At) yönetmeni Ken Loach da belli ki bizimle aynı fikirde.

“Bunlar benim değersiz olduğunu düşündüğüm şeyler hep: sömürünün ve işgalin simgesi olan patronaj, monarşiye riayet ve Britanya Krallığı.”

Ken Loach (Britanya Krallığı’nın verdiği en yüksek şövalyelik nişanı olan OBM’i reddettikten sonra bir radyo röportajında…)

Hayatın anlamını basittir. Ne anlıyorsanız, ne kadar anlıyorsunuz o! Hayat fena halde futbola benzediği için, aynısını futbol için de söyleyebiliriz pekâla. Hayata Çalım At‘ın yönetmeni Ken Loach da belli ki bizimle aynı fikirde.

Landlord

Çoğu zaman seyredilmeyi hak eden iyi filmler gişede hayal kırıklığına uğrarlar. Aslında “hayal kırıklığı” doğru bir tanım değil, çünkü bu tür filmleri yapanların gişeyle ilgili büyük hayalleri olmaz zaten genelde. Onların bütün hayalleri istedikleri filmi çekebilmekle ilgilidir. Bugüne kadar çektiği ve çekmekte olduğu filmlere bakarsınız, Ken Loach’un bu kategoriye mensup bir yönetmen olduğunu anlarsınız. İlk filmini 1967’de çekmiş (Poor Cow), Hayata Çalım At’la yirmi yedinci filmine imza atmış bir yönetmen için söylüyorsunuz, bu çok büyük bir övgüdür. Sanatı, ustalığı, dürüst ve tutarlı duruşuyla tüm dünyaotoritelerinin saygısını kazanmış Loach’un böyle bir övgüye ihtiyacı olduğundan değil tabii…

Ama filmi Türkiye’de dağıtan Tiglon’un bile umudu yok belli ki Hayata Çalım At‘ın gişesinden. Filmin basın bülteninde tek bir cümle yer alıyor çünkü. “Eski futbolcu Eric Cantona’nın hayatından esinlenilerek yapılmıştır.” Bu yalnızca yetersiz değil, aynı zamanda da yanlış bir cümle. Film ne Cantona’nın hayatını anlatıyor, ne de Cantona’yı merkeze oturtuyor.

Loach’un asıl derdi “insan”

Filmlerinde işçi sınıfının, düşük gelirlilerin ya da vahşi kapitalizmin işsiz bıraktıklarının dertleriyle, kimi zaman da özgürlük savaşçılarının mücadeleleriyle haşır neşir olan Loach, o sarsılmaz politik tutumunu hiç elden bırakmaz, ama anlattığının eninde sonunda bir “insan” hikayesi olduğunu aklımızdan çıkarmamıza da hiç izin vermez.

Futbolu ve futbolu sevenleri “banal ya da sığ” bulan entelektüellerden hoşlanmam. Sinema yazarları arasında da bu entelektüellerden bolca vardır üstelik. Futbola, futbol kültürüne at gözlüğüyle baktıkları için, futbolun çevresinde kümelenmiş güzellikleri göremezler. Tabi bunun sebebi biraz da kapitalizmin, tüketim toplumu dinamiklerinin, medyanın ve bir ırkçılık fraksiyonu olarak fanatizmin futbola eklemlediği pisliklerin bu güzelliklerin görünmesini engelleyecek şekilde pozisyon almasıdır.

Ama gelin görün ki, bütün entellerin takdir ettiği, son derece politik filmler çeken Ken Loach da bir futbol hastasıdır. Filmlerinde futbola şöyle ya da böyle mutlaka yer verir. Hayata Çalım At ise adeta Eric Cantona kanalıyla tamamen futbola adanmış bir saygı duruşu.

Futbolun bütünleştirici yönünden dem vuruyor Loach. Futbolun gücünden… Ve bu güç doğru kanalize edilebilirse insanların neler başarabileceğine sembolik bir örnek veriyor. Ama bir yandan da futbolun da el değiştirme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatıyor. Loach’un sevdiği futbol, orta sınıfın ve zenginlerin eğlencesi haline gelmiş modern bir gladyatör dövüşü değil. O ellerinde takımlarının kendilerine yaşattığı gururdan, mutluluktan fazlası kalmamış işçi sınıfının futbolunu seviyor. Ve o sınıf için bırakın artık stadyuma gitmeyi, maçı televizyondan seyretmek bile pek mümkün değil.

“Şöhretlerin sıradan insandan öte olduğu fikrini çürütmek istedik. Sizin benim dayanışma dediğim, ama kimilerinin dostlarını gerçekten desteklemek olarak gördüğü, ya da eski kafalıların ‘takım olarak tek başına olduğumuzdan daha güçlüyüz’ dediği fikir üstüne eğlenceli bir film yapmak istedik.”

Bu sözlerin sahibi Ken Loach’un baştaki amacı ne olursa olsun, bu ortaya tüm zamanların en iyi futbol filmlerinden birinin çıktığı gerçeğini değiştirmiyor. Filmde aktör Eric Cantona’nın yanı sıra futbolcu Eric Cantona’yı da sık sık, hem de en şık gollerini atarken görme fırsatınız oluyor.

Filmin Konusu

Eric Bishop hayatı yolunda gitmeyen, depresyona girmiş bir postacıdır. Hayatındaki en büyük tutkusu futbola bile ilgisini kaybetmiştir artık. Futboldan ona yadigar kalan tek şey şimdi zaman zaman dertleştiği idolü Eric Cantona’dır. Yalnızca kendisinin görebildiği filozof tadındaki Cantona’yla bazen futbol, bazen de karısının kendisini terk edişiyle tepe taklak olan hayatı hakkında konuşurlar. Arkadaşlarının desteği hiç esirgemediği Eric biraz toparlanacak gibi olur ama bu kez de oğlu Ryan’ın tehlikeli bir gangster çetesinin lideriyle başı belaya girer.

Hayata Çalım At
Looking for Eric 

Yönetmen: Ken Loach

Senaryo: Paul Laverty

Oyuncular: Steve Evets, Eric Cantona, Stephanie Bishop, Gerard Kearns

Yapım: Yapım : 2009, İngiltere / Fransa / İtalya / Belçika, 116 dk.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et