BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Çocuk gelinler, el âlem ne der, taşrada iffet, bilgisayar ve ahlak, kadınlar ve otomobiller, uzun saçlı adamlar ve ibnelik, erkekler ve futbol, yerli diziler ve muhafazakarlık, evden kaçma ve İstanbul, Trabzon hangi kıtadadır ya da köy yerinde komşu kadınlarla nasıl konuşulur gibi konularda kendinizi geliştirmek istiyorsanız; Fransa'nın Oscar adayı Mustang'i izleyebilirsiniz.

Serkan Çellik

Mustang: Fransızlar İçin Türkiye

Çocuk gelinler, el âlem ne der, taşrada iffet, bilgisayar ve ahlak, kadınlar ve otomobiller, uzun saçlı adamlar ve ibnelik, erkekler ve futbol, yerli diziler ve muhafazakarlık, evden kaçma ve İstanbul, Trabzon hangi kıtadadır ya da köy yerinde komşu kadınlarla nasıl konuşulur gibi konularda kendinizi geliştirmek istiyorsanız; Fransa’nın Oscar adayı Mustang’i izleyebilirsiniz.

News_en-Mustang-1

Çocuk gelinler, el âlem ne der, taşrada iffet, bilgisayar ve ahlak, kadınlar ve otomobiller, uzun saçlı adamlar ve ibnelik, erkekler ve futbol, yerli diziler ve muhafazakarlık, evden kaçma ve İstanbul, Trabzon hangi kıtadadır ya da köy yerinde komşu kadınlarla nasıl konuşulur gibi konularda kendinizi geliştirmek istiyorsanız; Fransa’nın Oscar adayı Mustang‘i izleyebilirsiniz.

serkan-cellik Serkan Çellik

Mustang boy boy beş kız kardeşin yaz tatilinin ilk gününe adım atışlarıyla başlıyor. Ve en baştan anlaması güç bir durum söz konusu. Bu kızlar Fransa’da yetişmiş de yaz tatili için Karadeniz köyüne mi gönderilmişler yoksa hayatları orada mı geçmiş? Öğretmenlerinin tayini Paris’ten İstanbul’a çıkmadıysa ve Türk okul formalarıyla hiç tanımadıkları oğlanlar bulup samimiyet kurmak gibi ajanlıklar yapmıyorlarsa… Hayır, elbette ikincisi. Peki, neden hayatları Paris’te geçmiş gibi yabancılar çevrelerindeki her şeye?

mustangizle

Deniz Gamze Ergüven‘in Alice Winocour ile yazdığı senaryo Türkiye’yi televizyondan izleyip büyüklerinden dinleyen birinin zihin ürünü gibi duruyor. Anlatılan her türlü geri kafalılık ve kötülük ülkemizde mevcut ancak bu şekilde değil. Baştan başlayalım. Köy yerinde formaları ve erkek arkadaşlarıyla denizde güreşen kızlar ne kadar gerçek? Hadi yaptılar bir delilik. Eve geldiklerinde babaannelerinin tek tek odaya alıp cezalandırdığı sahne nedir öyle, ne yapıyor babaanne? Dört kız kapıyı yumruklarken birini içerde cezalandırıyor. Bir dakika sürmüyor içerideki eylem, kapıyı açıp içeridekini çıkarıp diğerini alıyor. Hayır, dövmüyor. Çünkü ilk fiskeyi birazdan sokakta atacak ve “bunu senin iyiliğin için yaptım” diyecek. Neyse.

mustang2

Trabzon’un köyünde onlu yaşlarındaki kızlar komşu kadına ne diye seslenir? “Ayşe teyze” mi, “Ayşe hanım” mı? Bizim Avrupalı kızlarımız elbette hanım diyor. Babaanneleri de öyle. Neyse.

On yıl önce ebeveynlerini kaybeden kızların o zamandan beri babaanneleriyle yaşadığı bilgisi veriliyor. Peki ne oluyor da o yaz tatilinde üçer üçer evlendirilmeye çalışılıyorlar? Ne oldu o yaz? Dolma sarmayı, mantı yapmayı ve kocaya hizmet etmeyi neden o yaz öğrenmek zorunda bırakıldılar? İkinci paragrafta dediğim gibi, yeni gelmiş olsalar köye bunların hiçbiri göze batmayacak. Bu kadarı düşünülememiş mi?

Köydeki sağlık ocağından bekaret raporu alındığı bir sahne var. İnternette iki dakika araştırsalar, bunun mümkün olmadığını görürler. Seyirciye bu kadar saygıları yok mu? Yoksa Türk izleyicinin hataları anlaması önemli değil, film sadece Fransa ve satılacağı diğer pazarlar için mi yapıldı? İkinci kızlık zarı muayenesinde spekulum denen cihaz kullanılırken kızın yüz ifadesinin tamamen hissiz oluşuna ne demeli? Bu işin nasıl yapıldığına da mı bir bakılmadı?

mustang

Bunun gibi yirmi beş, otuz kadar hata var Mustang’in senaryosunda. Hiçbiri çözülemeyecek şeyler değil ama çözülmemiş işte. Hepsini görmezden gelmeyi başarırsak elimizde ne kalıyor, bir de ona bakalım: Türk kadınının çilesi. Erkeklerle konuşunca namussuz damgası yiyen, görevi kocaya hizmet etmek olarak belirlenmiş, hobi edinmeye izni olmayan, sosyal alanı komşu eviyle sınırlı Türk kadını. Bunu dünyaya anlatmak gibi bir arzusu var Mustang’in. Yerli komedi filmlerimizde olduğu gibi skeç mantığıyla, olayları sekanslarla sınırlayarak kadın problemlerini ardı ardına sıralıyor. Bu nedenle karşımızda güçlü bir sinema dili ya da olay örgüsü olduğundan bahsedemiyoruz. İşlevi “her erkek kötü değildir” olan karaktere bile, onu hiç tanımayan başka biri sırf uzun saçlı diye “ibne” diyor mesela. Başı, sonu, bağlantısı yok bu repliğin. “Sizde çalışan uzun saçlı biri var mı” sorusuna “benim ibne çalışanım yok” tadında bir cevap geliyor. Türk insanı bu kadar nefret dolu ve bağnaz demek için yazılan kör göze parmak repliklerden sadece biri bu. Mustang’in sorunu bakış açısı değil, anlatım tarzı. Söylediği her şey doğru bile olsa bunu incelikten uzak, çiğ bir söylemle dile getirmesi.

Mustang’in yurt dışında neden sevildiğini ve yerli eleştirmenler tarafından beğenilmediğini anlamak işte bu kadar kolay. Tereciye tere satamazsınız ama turisti aynı köprüden üç kere geçirip kandırabilirsiniz.

mustang_xxlgMustang **

Yönetmen: Deniz Gamze Ergüven

Senaryo: Deniz Gamze Ergüven, Alice Winocour

Oyuncular: Güneş Şensoy, Doğa Zeynep Doğuşlu, Elit İşcan

2015 / Fransa-Almanya-Türkiye-Katar / 97 dk.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et