BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Son dönem Türk sinemasının genel izleyici(!) tarafından mizah malzemesi yapılan durağanlığı, sıradan insan öyküleri anlatmak için tek yolmuş gibi sunulurken; bunu yönetmenlerin kolaya kaçması şeklinde yorumlayanlar da mevcut. Kamerayı sabitleyip seyirciyi gözlemci olarak konumlamak gerçek hayatı müdahalesiz izliyor illüzyonu yaratsa da, 90 dakikayı yirmi çerçeveye sığdırmaya çalışan yönetmenler, hele de ellerindeki senaryo buna uygun değilse; çaresiz görünmekten öteye gidemiyorlar. Oyuncunun, kameranın gördüğü alana hapsolup rol yapması, en lüzumlu anda bile kesme yapılmaması, sabit planların gerçekten tercih mi yoksa mecburiyet mi olduğunu sorgulatmaya başlıyor. Yoksa başka türlü film çekmeyi bilmiyorlar mı?

DVD

Ev Sineması: Zerre a.k.a. Sıradan insan öyküleri anlatmanın başka yolu yok mu?

Son dönem Türk sinemasının genel izleyici(!) tarafından mizah malzemesi yapılan durağanlığı, sıradan insan öyküleri anlatmak için tek yolmuş gibi sunulurken; bunu yönetmenlerin kolaya kaçması şeklinde yorumlayanlar da mevcut. Kamerayı sabitleyip seyirciyi gözlemci olarak konumlamak gerçek hayatı müdahalesiz izliyor illüzyonu yaratsa da, 90 dakikayı yirmi çerçeveye sığdırmaya çalışan yönetmenler, hele de ellerindeki senaryo buna uygun değilse; çaresiz görünmekten öteye gidemiyorlar. Oyuncunun, kameranın gördüğü alana hapsolup rol yapması, en lüzumlu anda bile kesme yapılmaması, sabit planların gerçekten tercih mi yoksa mecburiyet mi olduğunu sorgulatmaya başlıyor. Yoksa başka türlü film çekmeyi bilmiyorlar mı?

 url

Son dönem Türk sinemasının genel izleyici(!) tarafından mizah malzemesi yapılan durağanlığı, sıradan insan öyküleri anlatmak için tek yolmuş gibi sunulurken; bunu yönetmenlerin kolaya kaçması şeklinde yorumlayanlar da mevcut. Kamerayı sabitleyip seyirciyi gözlemci olarak konumlamak gerçek hayatı müdahalesiz izliyor illüzyonu yaratsa da, 90 dakikayı yirmi çerçeveye sığdırmaya çalışan yönetmenler, hele de ellerindeki senaryo buna uygun değilse; çaresiz görünmekten öteye gidemiyorlar. Oyuncunun, kameranın gördüğü alana hapsolup rol yapması, en lüzumlu anda bile kesme yapılmaması, sabit planların gerçekten tercih mi yoksa mecburiyet mi olduğunu sorgulatmaya başlıyor. Yoksa başka türlü film çekmeyi bilmiyorlar mı?

serkan-cellik Serkan Çellik

Erdem Tepegöz imzalı Zerre, yaşlı annesi ve engelli kızıyla yaşayan Zeynep adlı kadının dünyasına bir bakış atmamızı sağlıyor. 80 dakikanın altında, kısacık bir kesit sunuyor. Hastalığı açıklanmayan ancak konuşmadığını ve yürüyemediğini gördüğümüz küçük Gülçin’e, yaşlılıkla gelen hastalıklardan mustarip anneannesi bakıyor. Yıkılmayı bekleyen kira evlerinde tek dünyaları televizyon. Zeynep’in o eve hangi olaylar sonucu hapsolduğunu bilmiyoruz. Çocuğun babası kim, nerede, öğrenemiyoruz. Mahalle lokantasında çalışıp her akşam sefertasına artan yemeklerden koyan, aileye karşı katıksız bir iyi niyet besleyen Remzi ile ilişkileri nereye dayanıyor belli değil. Bu ve bunun gibi sorularla ilgilenmiyor senaryoyu da yazan Tepegöz. Dolapdere civarında kentsel dönüşüme kurban gidecek evlerinde karınlarını doyurmaya çalışan bu ailenin geçmişini anlatmak değil derdi.

 6

Zeynep güçlü bir kadın. Ancak bunu erkeklere başkaldırmasından, kritik kararlar almasından vb. anlamıyoruz. Canlandıran Jale Arıkan‘ın gözlerine bakıyor ve Zeynep’i anlıyoruz. Yerli sinemamızın en sade ve başarılı oyunculuklarından biri var karşımızda. İş ararken, cami önünde satış yaparken, çuval tartarken gördüğümüz Zeynep ne durup terini siliyor, ne ağlayıp sempati arıyor ne de tecavüze uğrayıp kurban oluyor. Tepegöz klişelere teslim olmamak için fazlalıkları ayıklamada cömert davranmış. Birbirine bakan, camdan dışarı bakan, dönüp omzundan arkaya bakan düşünceli karakterler yok filminde. Üzüntüsünü haykırmıyor Zeynep, o da susuyor ama “bakın ne çok susuyorum” diye gözümüze sokmuyor.

 5

Erdem Tepegöz karakterlerinin yüzüne en ufak bir umut ışığı tutmuyor. Yurt dışına gitmek isteyen de, belediyeye girmek isteyen de, temiz çarşaf isteyen de; beklemek, çalışmak ya da gerekeni yapmak zorunda. Aynı karanlık izleyici için de geçerli. Olan bitene dehşet içinde bakıyor ancak sürüyle detayı anlayamıyorsunuz. Bir hafta boyunca yatılı çalışmanın karşılığının 90 lira olduğunu hatırlayınca film sayesinde, yutkunmanız bile zorlaşıyor.

 9

Zerre‘yi iyi film yapan en önemli unsur, senaryosunun perdeye yansımayan kısımları. Artan yemeklerle karını doyuran aile, yemek kalmadığı için alamadıkları gün beklenenin aksine isyan etmiyor. Veresiye yazdırılan bakkal alıştığımızın aksine müşteriyi terslemiyor. Film boyunca burnu kanayan karakterin hastalığının vahameti söz konusu edilmiyor. Ev sahibinin tüm borçları silme karşılığında teklif ettiği tıbbi işlem anlaşılmıyor. Hatta Zeynep’in satmak için hazırladığı bohçalarda ne olduğu bile tam anlamıyla net değil! Öyle bir hesaplı sadeleştirme, öyle bir belirsizlik var filmde.

 10

Tüm bunlar etkiyi katlıyor. Gördüklerimiz göğsümüze ağırlık yapmaya başlıyor. Perde kararıyor. En heyecanlı yerinde, şimdi ne olacak derken Tepegöz filmini sonlandırıyor. Finali seyirciye bırakmak değil yaptığı, sonunun gelmeyeceğini biliyor. Ne Zeynep için, ne de o halde yaşayan insanlarımız için. Bir haftalık maaşın lüks restoranda kahvaltı fiyatına eşit olduğu ülkede, ne Zeynep’in dertleri biter ne de Zeynep gibilerin.

8

Özel Seçenekler: Filmin prodüksiyon kalitesi, DVD’sine de yansımış. Eşine az rastlanır seçeneklerle geliyor Zerre. Sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan, yabancı yapımların DVD’lerinde rastladığımız “ekibin sesli yorumları eşliğinde film izleme” deneyimine benzer bir şey yapmış. Filmi sahne sahne çözümlemiş, böylece ikinci kez izlerken profesyonel bir ismin yorumlarıyla birlikte daha fazla detayı yakalayabiliyorsunuz. Bir de görme engelliler için sesli betimleme yapılmış. Filmi başlattığınızda oyuncuların giysi ve saçlarından, mekânların verdiği hisse kadar anlatan bir dış sesle izleme şansına sahipsiniz. Keşke daha çok film böyle ekstralarla gelse. Muazzam bir çalışma. İşitme engelliler için özel altyazı, fotoğraf galerisi ve yine ülkemizde az rastlanan bir profesyonellikle hazırlanmış kamera arkası belgeseli mevcut. Bu belgesel yönetmeni tanımamızı ve empati kurmamızı sağlarken, Kule Film adına Kağan Daldal‘ı da yıldız yapımcı yapma yolunda bir adım atıyor.

10157072-2068-4343-a43f-a70c886532b1Zerre (The Particle)

Yönetmen: Erdem Tepegöz

Senaryo: Erdem Tepegöz

Oyuncular: Jale Arıkan, Rüçhan Çalışkur, Özay Fecht, Remzi Pamukçu

2012 / Türkiye / 80 dk.

Şirket: Tiglon

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et