BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Bram Stoker’ın Drakula’sı ve Murnau’nun Nosferatu paralelinde başlayan film, birkaç adımdan sonra başlı başına bir kapitalizm alegorisine dönüşüyor. Vampir Nosferatu, insanların kanını emerek kurduğu iktidarını, içinde bulunduğumuz çağda tüketimi körüklemenin yollarını araştırarak devam ettiriyor.

Bir Film Hakkında

Korkunun Değişen Yüzleri: Hanno Cambiato Faccia (They’ve Changed Their Faces-1971)

Bram Stoker’ın Drakula’sı ve Murnau’nun Nosferatu paralelinde başlayan film, birkaç adımdan sonra başlı başına bir kapitalizm alegorisine dönüşüyor. Vampir Nosferatu, insanların kanını emerek kurduğu iktidarını, içinde bulunduğumuz çağda tüketimi körüklemenin yollarını araştırarak devam ettiriyor.

Geçtiğimiz haftalarda yazarımız Tuğba Keleş’in Baba Yaga filmi ile ilgili yazısından sonra yönetmen Corrado Farina’nın kısa filmografisinin peşine düşmek kaçınılmaz olmuştu. Baba Yaga’da zamanının politik meselelerine karşı gözlerini dört açmış Valentina karakterinin replikleri, yönetmen ve senarist Farina’nın sistemle derdi olan bir gönüldaş olduğunu muştular gibiydi ya, yanılmamışız. 1971 tarihli filmi Hanno Cambiato Faccia (They’ve Changed Their Faces), erken 20. Yüzyılın saf-gotik vampirlerinden sabi sübyan aşklarında debelenen günümüz vampirlerine  dönüşümün sırrını açığa çıkaran –tabiri caizse- politik bir korku filmi.

 Murat Ocakcan

Alberto Valle (Giuliano Esperanti), Auto Avio Motor adlı büyük bir şirkette çalışmaktadır. Valli amirinden, şirketin sahibi Giovanni Nosferatu (Adolfo Celli)’nun malikanesine davet edildiğini öğrenir. Malikanenin bulunduğu ıssız köyde Laura (Francesca Modigliani) adlı bir kadınla karşılaşır. Özgür bir karaktere sahip olduğunu anladığımız Laura, malikanenin önünde Valli’yi bekleyeceğini söyler. Malikaneden içeri girince Valli’yi türlü tuhaflıklar karşılar. Ortalıkta devriye gezen beyaz arabalar, Reklam anonsu eşliğinde kullanılan koltuklar, konsantre akşam yemekleri ve bir de akşamları Valle’nin odasından duyulan Nosferatu’nun tüketime yönelik vaazları. Valle’nin keyfi yerinde olmakla birlikte işin içinde bir bit yeniği olduğuna dair kuşkusunu elden bırakmaz. Gizlice evin sağını solunu kurcalarken malikanenin aslında ileride şirketi yönetecek kişileri yetiştiren bir tür çocuk yurdu olduğunu ortaya çıkarır. Kendisi de bu kayıtlarda bebeklik fotoğrafının altında şirketin başkanı sıfatıyla yer almaktadır. Malikanenin kriptasında bulduğu Giovanni Nosferatu’ya ait tabut ise, takdir edersiniz ki, Valli’nin içini rahatlatmaya yetmez.

 

Bram Stoker’ın Drakula’sı ve Murnau’nun Nosferatu paralelinde başlayan film, birkaç adımdan sonra başlı başına bir kapitalizm alegorisine dönüşüyor.  Vampir Nosferatu, insanların kanını emerek kurduğu iktidarını, içinde bulunduğumuz çağda tüketimi körüklemenin yollarını araştırarak devam ettiriyor. Kurban, toplumca kabul gören bir mevkiye sahip olma derdinde. Bu emeline ulaşmak için özgürlüğünü feda etmeye hazır. Isırıldıktan sonra gölgelere kaçan toplum dışı kurbanların yerinde, kitlelerin alkış tuttuğu rol modeller var.

 

Filmin eleştirel tarafının zirve yaptığı sahnelerden birisinde Farina, sistemin temel aktörlerini masa başına toplamış. Nosferatu ve kurmayları (reklamcı, din adamı, gazeteci vs.) eldeki stokları tüketmenin, yeni ürünleri daha çok satmanın yollarını farklı boyutlardan tartışıyorlar. Din adamı olur veriyor, reklamcı estetize ediyor, gazeteci gerçek kılıyor. Satışların artırılmasında beklenen performansı gerçekleştiremeyenlerin her zaman ikame edilebilir varlıklarına derhal son verilebiliyor. Alegorinin ayarı mı kaçmış? Zaman zaman bu duyguya kapılmak mümkünse de, Farina‘nın yarattığı görsel atmosfer, klasik vampir literatürünün izinden ayrılmamaya gayret edildiğinin de işareti.

 

Film umutsuz bir halde Herbert Marcuse‘nin “Günümüzde terör, teknolojidir.” sözüyle sona eriyor.  Gotik edebiyatın okuyucusunda yaratmak istediği dehşet ve şok duygusunun günümüzde hayatın her alanında  yaşandığı gibi bir yan anlam çıkarmak mümkün olmakla birlikte film boyunca tanık olduğumuz politik söylemin bir çıkmaza sürüklenerek umutsuzluğa kapılması konusunda bir muhalefet şerhi düşmek gerek. Farina‘nın ilham aldığı Marx, Marcuse ve çağcılları dünyayı yalnızca tahlil etmekle yetinmemiş, onu değiştirmenin yolları üzerine de düşünmüşlerdi. Filmin kahramanları  tarih içinde değişik adlar altında aynı savaşı yüzyıllarca verecek belki ama tarihin üzerinde aktığı yatağın değiştirilebileceği umudunu kaybetmeyen insanlar hep var olacak.

Hanno Cambiato Faccia / They’ve Changed Their Faces

Yönetmen: Corrado Farina

Senaryo: Corrado Farina, Giulio Berruti

Oyuncular: Adolfo Celi, Giuliano Esperanti, Geraldine Hooper, Francesca Modigliani

Yapım: 1971, İtalya, 90 dk.

İlk yayınlanış tarihi 20.11.2012.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et