BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Bana Onun Portre-sini Getirin

Bir Karşı Yazı: Michael Keaton ve Geri Dönüş Öyküsü

Michael Keaton’ın oyunculuğunu muteber bulmayan biri olarak en son söylemem gereken şeyi başta söyleyeyim, Michael Keaton gayet sıradan, hak ettiği gibi kariyer sürmüş bir aktör ve bu geri dönüş öyküsüne atfettiğimiz anlamın neredeyse tamamı kendi zihin dünyamızın geriye vurduğu ketlerin sonucu.

Sinema tarihi birçok ünlü oyuncunun dibe vurduktan sonra geri dönüşüne şahit olmuştur. Şaşaalı bir 70’ler sonu 80’ler başı geçirdikten sonra kaybolup Tarantino’nun Pulp Fiction’ıyla (1994) 90’ların ortasında efsane bir dönüş yapan John Travolta, yine 80’lerde star mertebesine yükseldikten kısa süre sonra inişe geçen, boksa yönelmesinin etkisiyle yüzü tanınmayacak hale gelince dibi gören ve Tarantino’nun kafadar yoldaşı Robert Rodriguez’in Sin City (2005) filmiyle birlikte sükseli bir “what a come back” hikâyesi yazmaya başlayan Mickey Rourke, Iñárritu’nun Birdman’i (2014) ve Oscar ödüllü Spotlight’la (2015) fiyakalı bir kariyer finalinin yolunu açan Michael Keaton yakın dönemde şahit olduğumuz dönüş hikâyelerinin kahramanlarından birkaçı sadece. Tarantino’nun altın dokunuşuyla tekrar vitrin yüzü gören David Carradine, Pam Grier gibi geri dönüşün keyfini sürme şansını yakalayamayıp seyirci alkışlarıyla yetinmek zorunda kalan isimler ve Nicolas Cage gibi şu an dipte olup tekrar ayağa kalkacağı günü bekleyen isimlerle bu yelpaze rahatlıkla genişletilebilir. Bu hikâyelerin her biri, diğerlerinden farklı olduğu kadar da benzer ve biri için kurulacak cümlelerin neredeyse tamamı diğerleri için de kurulabilir; ufak şerhlerle tabi. Yetenek alt başlığına dair cümleler kurmaya başladığımızda ise o şerhlerden birini koyarak Michael Keaton’ı ayırmamız lazım çünkü bahsettiğimiz isimler içerisinde üst düzey olmayan tek oyuncu kendisi.

Michael Keaton’ın oyunculuğunu muteber bulmayan biri olarak en son söylemem gereken şeyi başta söyleyeyim, Michael Keaton gayet sıradan, hak ettiği gibi kariyer sürmüş bir aktör ve bu geri dönüş öyküsüne atfettiğimiz anlamın neredeyse tamamı kendi zihin dünyamızın geriye vurduğu ketlerin sonucu. Ne John Travolta gibi bir kariyeri, ne Mickey Rourke gibi karizması, ne de Nicolas Cage gibi bir yeteneği var Keaton’ın ve düşüş olarak addedilen kariyer seyri “hak ettiğinden fazlasına ulaşmış” birinin hak ettiği seviyeye geri dönüşünden fazlası değil.  Tıpkı Michael Keaton gibi hak ettiği noktaya gerileyen Tim Burton’ın Beetlejuice (1988) filmi ve oradaki enfes performansıyla elde ettiği “Batman” rolüyle birkaç yıllığına zirveyi gören Michael Keaton’ın sonrasında hızla gerileyen kariyerini Birdman’in geriye vurduğu ket sebepli “düşüş” olarak adlandırmak teorik olarak mümkün olsa da pratikte “normalleşme” kabul etmek daha mantıklı. Bir zamanlar süper kahramanları canlandırmış, şimdilerde ise unutulmuş bir aktörün hikayesine uygun bir geçmişe sahip olması nedeniyle kaptığı rolün, ki aynı yıl Need for Speed saçmalığıyla da meşguldü kendisi, hakkını vererek bu altın fırsatı değerlendiren, akabinde yılın iyi işlerinden Spotlight’a (2015) geçiş yapan Keaton’a “geri dönüş öyküsü yazan büyük yıldız” muamelesi yapmak gerçekten de geri dönüş öyküleri yazan isimlere haksızlık her şeyden önce.

fullwidth.4d51bda3 kopya

Oyunculuk, sinemayla ilgilenen herkesin de katılacağı gibi oldukça çetrefilli bir konu; kimisi için büyük yıldız olan bir isim, bir başkası tarafından vasat bir oyuncu olarak addedilebilir ya da herhangi biri, üzerinde ortak kanının oluştuğu bir isme dair genel kanının aksinde bir görüşe sahip olabilir. Michael Keaton bahsinde, özellikle son iki yılda oluşan genel kanının tam karşısında yer aldığımızı gönül rahatlığıyla belirtebiliriz. Birdman’de çizilen portreye Keaton’ın öz yaşam öyküsünün birebir uyduğuna dair ortaya atılan fikirlere Iñárritu ve Keaton ısrarla karşı çıksa da -ki karşı çıkmamaları durumunda Keaton’ın kariyer seyrinin berbatlığını kabul etmiş olacaklardı- aradaki benzerlik apaçık ortada. Hatta Birdman’in sonradan değiştirilen, Keaton gibi Tim Burton’lu filmleriyle anılan bir başka isim olan Johnny Deep’li orijinal finali bile bütün oyunun en baştan Keaton’ın kötü kariyeri üzerine kurulu olduğunun en net göstergesi. Her ne kadar itiraf edemeseler de Iñárritu ve Keaton’ın bile böyle düşündüğü yerde bu dönüşe kutsiyet atfetmenin manası yok, oyuncumuz kısa süre sonra “normal seyrine” dönüş yapacaktır büyük ihtimalle.

Not: Michael Keaton konusunda bizimle aynı fikirde olmayanlar Ege Görgün’ün bu yazıdan çok daha geniş kapsamlı, iyi ve ikna edici “Michael Keaton: Oyuncunun Feriştahı” yazısına bakabilir. http://www.tersninja.com/michael-keaton/

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et