BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

29. İstanbul Film Festivali kapsamında, Akbank Galaları bölümünde gösterilen “Büyük Hata”(Chloe, 2009), Kanadalı Ermeni asıllı yönetmen Atom Egoyan imzasını taşıyor. Egoyan, 2002 yılında çektiği “Ararat” filmiyle ülkemizde bolca tartışılmış, filmi Ermeni Soykırımı tartışmalarının malzemesi olmuştu.

Bir Film Hakkında

Burjuvazinin gizemli çelişkisi: “Büyük Hata”(Chloe)

29. İstanbul Film Festivali kapsamında, Akbank Galaları bölümünde gösterilen “Büyük Hata”(Chloe, 2009), Kanadalı Ermeni asıllı yönetmen Atom Egoyan imzasını taşıyor. Egoyan, 2002 yılında çektiği “Ararat” filmiyle ülkemizde bolca tartışılmış, filmi Ermeni Soykırımı tartışmalarının malzemesi olmuştu.

29. İstanbul Film Festivali kapsamında, Akbank Galaları bölümünde gösterilen “Büyük Hata”(Chloe, 2009), Kanadalı Ermeni asıllı yönetmen Atom Egoyan imzasını taşıyor. Egoyan, 2002 yılında çektiği “Ararat” filmiyle ülkemizde bolca tartışılmış, filmi Ermeni Soykırımı tartışmalarının malzemesi olmuştu. Yönetmeni bunun dışında “Exotica”(1994), “The Sweet Hereafter” gibi filmlerinden de hatırlayacaksınız. Uzun yıllar boyunca Ermeni kimliğini reddeden yönetmen, bu tavrı sebebiyle Ermeni çevreler tarafından da eleştirilmişti.

Turgay Özçelik

“Büyük Hata”, Burjuva ahlakını irdeleyen hikayesi ile dikkat çekiyor. Üst sınıfa mensup tek çocuklu bir aile ve bir fahişe arasındaki erotik ve ahlaki gelgitleri, eşsiz bir gerilim atmosferi yaratarak sinemaya taşıyan Egoyan, Burjuva kadın ve erkeğinin ahlak anlayışlarını, aile ve evlilik kavramlarını sorguluyor.

Catherine (Julianne Moore), kocası David (Liam Neeson)’ın kendisini aldattığından şüphelenmektedir. Chloe (Amanda Seyfried) isimli bir fahişeyi kiralayarak, kocasını baştan çıkarmaya çalışmasını, böylece de kendisini aldattığını ispatlamayı planlamaktadır. Zamanla Chloe ve Catherine arasında hem duygusal hem de cinsel bir elektrik gelişir. Böylece Chloe, Catherine ve David arasında ilginç bir aşk üçgeni kurulur. Hatta bu gerilim hattına Catherine ve David’in oğulları Michael(Max Thieriot) da zaman zaman dahil olur. Böylece mutlu bir Burjuva çekirdek ailesinin temelleri, bir fahişe tarafından sarsılır.

Özel mülkiyetin kökeni: Aile

Bilindiği üzere kapitalizmin temeli aile kavramına dayanmaktadır. Burjuva hukuku, medeni kanunlar ve miras hukuku aracılığıyla, evlilik olgusunu yasalar eliyle güvence altına almış, böylece de sermayenin miras yoluyla korunmasını sağlamıştır. Aile, salt sermaye birikim aracı olarak değil, egemen ideolojinin yeniden üretilmesini ve kapitalist üretim biçiminin devamlılığını da sağlayan önemli bir aygıttır. Ailenin Burjuvazi için bu kadar önem arzetmesi, bu kurumun dini odaklar tarafından da kutsanmasına yol açmıştır, böylece ailenin toplumsal yaşam açısından önemi pekiştirilmiştir. Bu durum ahlaki kurallar tarafından da güçlendirilmiştir. Ancak Burjuvazi, bu kadar kutsal ve ahlaki kurallara rağmen, özü gereği aile birliğine itaatsizliği bir davranış biçimi olarak geliştirmiştir.

Erkekler, karılarını aldatır. Bu artık neredeyse evlilik yemininde kabul edilebilecek bir teamül haline gelmiştir. Kadınlar bunun farkındadır, eş dost akraba bunun farkındadır, toplum bunun farkındadır, ama kimse konuşmaz, çünkü ailenin bakiliği önemlidir. Bu yüzden görmezden gelinir. Aynı şey artık kadınlar açısından da geçerlidir. Filmde Catherine’in arkadaşları ile sohbet ettiği sahnede, hepsi Catherine’in bir ilişkisi olduğundan şüphelenir, ama bu durum onlar için çok yadırgatıcı değildir. Sadece erkekler kadar bu konuda özgüvenleri yoktur, daha gizli yapmak zorundadırlar. Erkeklerin ise neredeyse saklanmak gibi bir kaygıları yoktur. Catherine ve David’in arkadaşlarıyla yedikleri bir akşam yemeğinde, etraflarındaki çiftlerin kaçının aslında fahişe olduğuna yönelik bir sohbet gelişir. Bu sohbette erkekler o kadar rahattır ki, bugüne kadar fahişe ile yatıp yatmadıkları yönündeki soruya içtenlikle yanıt verirler.

Aslında filmin odak noktası erkeklerin değil, kadınların ikiyüzlülüğü. Catherine’in parayla kocasını baştan çıkarması için bir fahişe tutarken, oğlu Michael’ın eve sevgilisini getirmesine karşı çıkacak kadar ahlaki bir çelişkiye sahiptir. Üstelik, kocasının aldatma eylemini ispatlama girişimi, ve Chloe’nın kocası ile neler yaptığını anlattığı sahnelerde, Catherine üzüntü ile haz arasında gidip gelmekte, nihayetinde de bu durumdan tatmin olmaktadır. Yani üzerine and içilen ne kadar değer varsa çoktan yitip gitmiş, Catherine, David ve Michael’i bir arada tutan sadece maddiyat kalmıştır. Ve bu maddiyat üzerine şekillenen bir takım duygu ve alışkanlıklar.

Filmde esas ilginç olan Chloe’nun hikayesidir. Filmin açılış sahnesinde, Chloe’nun manevi dünyasına yönelik önemli bilgiler verilir. Chloe işinin ehli bir fahişedir, kime nasıl davranması gerektiğini, uzuvlarını ne şekilde kullanması gerektiğini bilir. Söylediği her şey doğru olmasa bile, filmdeki en samimi ve en gerçek karakter odur. Para için bedenini satmaktadır, bunun üstesinden gelebilmek için de, birlikte olduğu her erkekte sevebileceği bir özellik arar. Bakışının güzelliği, sesinin naifliği, kaşı, gözünün güzelliği gibi. Duygular ve para karşıtlığında, paraya göre hareket etmesi gereken tek kişinin o olması gerekirken, filmde duygularının peşinde koşan bir tek odur.

Konunun ustası Louis Bunuel

“Büyük Hata”, Chloe’nun değil, Catherine’in üzerine hikayeyi kurarak, tercihini Burjuva ahlakını deşifre etmek yönünde yapar. Bu konuya dair bir çok veri sunsa bile, aslında çok da ileri gittiği, ya da yeni bir şeyler sunduğu söylenemez. Konu Burjuva ahlakı olunca akla ilk gelen Bunuel usta oluyor elbette. “Belle De Jour” her ne kadar konu itibariyle biraz farklı olsa da, egemen ahlakı deşifre eden önemli bir yapıttı. “Büyük Hata” elbette bu kıvamda değil, karşılaştırılamaz bile. Ama bunu dile getirme yönünde iyi niyetli bir çaba, ve bu çabayı temiz bir sinematografi ile birleştirebilme özelliğiyle hafife alınmayacak bir film. Ama çok da taşın altına elini soktuğu söylenemez, daha çok yüzeysel bir bakış söz konusu.

Filmdeki oyunculukların tamamı üstdüzeyde, bu bilindik hikayeyi çekici kılan unsur da onlar büyük oranda. Julianne Moore, son zamanlarda izlediğim (A Single Man filmini henüz izlemedim) en iyi performansını sergiliyor. Amanda Seyfried’ın bu filmde sadece fiziksel güzelliği önplana çıkartılmış. Oyunculuğuna dair bir şey söylenemese de, bu haliyle bile filmi etkili kılmaya yetiyor. En son Zeus olarak (Titanların Savaşı) izlediğimiz Liam Neeson ise, ondan 10 kat daha sahici oynuyor bu filmde.

“Chloe”, 2003 Fransız yapımı “Nathalie” isimli filmin yeniden çevrimi. Anne Fontaine’ın yönettiği filmde Gerard Depardieu, Fanny Ardant ve Emmanuelle Beart oynuyordu. Atom Egoyan, filmi yeniden çekerken, ahlaki çelişkilere daha çok önem vermiş. Atmosfer olarak da daha başarılı elbette ama, sonuçta bir film neden yeniden çekilir? Ya gişe için, ya da farklı bir şekilde yorumlamak, geliştirmek için. Bu sebeple, Atom Egoyan’ın bu filmi neden çektiğini anlamak pek mümkün değil. Filmi izleyeli uzun zaman oldu ama, hatırladığım kadarıyla “Nathalie” ile “Chloe” arasında aman aman bir fark yok. Geriye kalan ihtimal ise Atom Egoyan sevenler için üzücü.

“Büyük Hata”(Chloe)

Yönetmen: Atom Egoyan

Senaryo: Erin Cressida Wilson, Anne Fontaine

Oyuncular: Julianne Moore, Liam Neeson, Amanda Seyfried

Yapım: ABD, Fransa, Kanada, 2009, 96 dk.

Numan Serteli’nin aynı film hakkındaki yazısını okumak için tıklayın.

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et