BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

William Goldman 1983 yılında yazdığı Adventures in the Screen Trade (Sinema Dünyasındaki Maceralar) adlı kitabında eski stüdyo yönetmeni David Picker’dan şöyle bir alıntı yapar. “Eğer geri çevirdiğim tüm projelere evet demiş ve kabul ettiğim diğerlerine de hayır demiş olsaydım, yine aynı hesaba gelmiş olurdu.”

Olağan Mevzular

Hollywood stüdyoları işi ne kadar biliyor?

William Goldman 1983 yılında yazdığı Adventures in the Screen Trade (Sinema Dünyasındaki Maceralar) adlı kitabında eski stüdyo yönetmeni David Picker’dan şöyle bir alıntı yapar. “Eğer geri çevirdiğim tüm projelere evet demiş ve kabul ettiğim diğerlerine de hayır demiş olsaydım, yine aynı hesaba gelmiş olurdu.”

Çok iyi bir senaryonun er ya da geç bir stüdyo tarafından keşfedileceğini, üstüne bir de sahibine büyük paralar kazandıracağını mı sanıyorsunuz? İhtimaller dahilinde ama emin olmak imkansız. İki kez Oscar kazanmış ünlü senarist William Goldman’ın dediği gibi: “Henüz yapılmamış bir filmin olası başarısı hakkında bir tahminde bulunmak yazı-tura atmaktan farksız.”

Hollywood sokaklarında cebinizde kalan son üç beş dolarınızla dolanıyorsunuz. Yazdığınız film senaryosunu satın alacak bir stüdyo hala çıkmadı. Bu kadar red cevabı aldıktan sonra artık siz bile senaryonuzun o kadar da iyi olmadığını düşünmeye başladınız. Elinizdeki senaryoyu çöpe fırlatmak üzeresiniz. Öyle ya, stüdyolardan daha iyi bilecek haliniz yok. Oysa siz de, onlar da yanılıyorsunuz. Elinizdeki gerçekten çok iyi bir senaryo. Hatta siz Quentin Tarantino’yu kıskandıracak bir dahisiniz. Ama sorun şu ki, en iyi yemi kullanmasına rağmen ihtimaller denizinde şans balığı oltasına vurmayan gruba dahilsiniz.

William Goldman 1983 yılında yazdığı Adventures in the Screen Trade (Sinema Dünyasındaki Maceralar) adlı kitabında eski stüdyo yönetmeni David Picker’dan şöyle bir alıntı yapar. “Eğer geri çevirdiğim tüm projelere evet demiş ve kabul ettiğim diğerlerine de hayır demiş olsaydım, yine aynı hesaba gelmiş olurdu.”

Hayal kırıklığına uğramış o genç senaristin elindeki pekâla 60 bin dolara mâl olup yalnızca ABD’de 140 milyon dolar gişe yapan Blair Witch Projesi olabilirdi yani. Eğer stüdyoların 55 milyon dolarlık bütçeyle çekilen ama yalnızca 14 milyon gişe getiren Warren Beatty ve Dustin Hoffman’lı filmi Ishtar’ı (1987) ya da 85 milyon dolara mâl olup 50 milyon dolar kazandıran Arnold Schwarzenegger filmi Last Action Hero’yu (1993) çekecek kadar hata payı varsa, iyi bir filmi es geçmeleri de gayet olası. 1 milyon dolar bütçeyle çektiği American Graffiti (1973) stüdyoya 115 milyon kazandırmış bir yönetmenken, Universal’in George Lucas’ın bir sonraki projesine “filmi yapılamaz” diyerek geçit vermemesi bu duruma güzel bir örnek teşkil ediyor. Hayır, adını sanını duymadığınız bir film değil söz konusu olan, anıyla şanıyla Star Wars.

Neyse ki George Lucas devam filmlerinin ticari satış hakkını almak kaydıyla, senaryo ve yönetmenlik için yalnızca 200 bin dolar alarak filmi çekti. Stüdyo cebinden çıkan 13 milyon dolara karşılık tam 461 milyon dolar gişe kazancı elde etti. Tabi bu para Lucas’ın sonradan Star Wars sayesinde kazanacakları yanında hiçbir şeydi.

Buradan çıkan sonuç şu: stüdyoların tercih/eleme mekanizması yalnızca sektörün kontrolünü ellerinde tutabilme kudretine hizmet ediyor; müthiş filmlere dönüşebilecek ve çok para kazanacak bir sürü senaryo çöpe gidiyor.

Sinema severler ve güme gidecek dahi senaristler için üzgünüz.

Kaynak: Ayyaş Yürüyüşü – Leonard Mlodinov – April

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et