BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Geçen hafta bugün itibariyle başlayan !f İstanbul 2012’de seyrettiğim ilk film Sumagura: Omae no Mirai o Hakobe ile festivale hızlı bir başlangıç yapıyorum.

Festival

!f İstanbul’dan Seçmece: Kaçakçı (Sumagura: Omae no Mirai o Hakobe)

Geçen hafta bugün itibariyle başlayan !f İstanbul 2012’de seyrettiğim ilk film Sumagura: Omae no Mirai o Hakobe ile festivale hızlı bir başlangıç yapıyorum.

Geçen hafta bugün itibariyle başlayan !f İstanbul 2012’de seyrettiğim ilk film Sumagura: Omae no Mirai o Hakobe ile festivale hızlı bir başlangıç yapıyorum.

 Tuğba Keleş

Shohei Manabe’nin aynı isimli tek ciltlik mangasından Katsuhito Ishii tarafından sinemaya aktarılan film, bünyemde uzun zamandır yaşamadığım kadar büyük bir kıpırdanma yarattı. Aslında içerdiği şiddet, kestirmeden söylemek gerekirse işkence sahneleriyle, birçok seyircide “donma” etkisi yaratacak film, tam da bu nedenle kimilerince tu kaka ilan edilmiş durumda. Filmin işkence sahnelerini doğrudan seyircinin gözüne sokmasını ‘işkence pornosu’ alt başlığında değerlendirenlere hak vermiyor da değilim, lâkin her malın da alıcısı var be kardeşim!..

Omurga, Karın ve Jo

Aslına bakılırsa benim bugünkü derdim filmin şiddet katsayısı değil, mangası ile olan bağları ve ayrılıkları. Ama ondan önce film hakkında kısaca bilgi vermekte yarar var. Kinuta (Satoshi Tsumabuki), günlerini paçinko salonlarında geçirmekte olan, oyunculuk hayalleri suya düşmüş, tabiri caizse ensesine vur lokmasını al kategorisinde, kendi halinde beceriksiz bir oğlandır. Günlerden bir gün paçinko salonunda başı Çin mafyasının küçük bir koluyla derde girer. Mafyaya 3.000.000 yen borçlanan Kinuta, parayı ödeyebilmek için yine mafya adına iş yapmak zorunda kalır. Bir tefecinin aracılığıyla bulduğu yeni işinde mafya hesaplaşmalarında, olay mahallinde kalan cesetleri alarak yok etmekle görevli iki kişilik bir ekibe yancı yazılır. Ekibin yolları, mafya liderini ve adamlarını kendine has teknikleriyle öldüren Omurga (Sebone-Masanobu Ando) ve Karın (Naizou-Ryushin Tei) adındaki iki suikastçı ile kesiştiğinde, Kinuta kendini öyle pis bir işin içinde bulur ki, beş para etmediğini düşündüğü oyunculuk yeteneklerini konuşturmak zorunda kalır. Bu arada arkadaşlık, sadakat, ölümün bilinmezliği gibi bazı kalburüstü konularda da bilgi sahibi olmayı başarır.

Kinuta ve Kaçakçıların başı Jo

Baştan söyleyeyim, filmde özellikle Omurga’nın içine düştüğü varoluşsal bunalım ve ölüm korkusunun fazla derinlikli bir yanı yok. Dolayısıyla Masanobu’dan bir anti kahraman elde etmek pek mümkün görünmüyor. Olsa olsa katil olmasına rağmen karakterine sempati duymamızı sağlar bu durum, fazlası değil. Filmde az ve öz konuşarak, Kinuta’ya bir yerde ağabeylik yapan kaçakçı ekibinin başı Masatoshi Nagase’nin değeri ise film bittikten sonra anlaşılıyor. Ama o konulara fazla girmeden gelelim manga ile olan karşılaştırmasına. Az sonra değineceğim şeylerin, filmi izlemiş olanlara daha anlaşılır geleceğini söylemeye bilmem gerek var mı?

Tefeci

Genel itibariyle manga ile filmin arasında konuya bakışı değiştirecek hiçbir temel fark yok. Bu açıdan bakıldığında iyi bir manga uyarlaması diyebiliriz film için. Manga ile film arasında, hikâyenin zamansal anlatımı sırasında bir iki ufak değişiklik var başlangıçta. Film, Kinuta’nın mafyaya nasıl bulaştığını anlatarak açılırken, mangada bu durum geri dönüşle anlatılıyor. Mangadaki tefeci karakter erkekken, filmde goth loli üslubunda giyinmiş bir kadın canlandırıyor tefeciyi. İş  bitirici bu hatunun filme başka bir lezzet kattığını söylemek olasıyken, filmle manga arasındaki belki de en büyük fizikî fark bu. Aynı şekilde kaçakçı ekibindeki yardımcı adam, mangada sıradan kel bir karakterken, filmde televizyon stand-uplarından fırlamış gibi duran komik sesli bir karakter olarak yer almış.

Kaçakçılar

Filmde sigara tiryakisi ve son derece nüktedan olan mafya babası, mangada aslında aklı başında ve mafya olmasına rağmen halka saygıyı ön planda tutan bir karakter çizerken, Kinuta’nın filmdeki sağırlığı ile ilgili mangada hiçbir bulgu yok. Duruma göre değiştirilmiş birkaç ufak farktan başka belki de en önemli fark, mangada filmdeki kadar ayrıntılı işkence ve dolayısıyla şiddet olmaması. Özellikle işkenceci mafya elemanı filmde, mangada olduğundan daha karikatürize resmedilmiş. Ayrıca mangadan hiçbir surette alamadığım espri duygusu, filmi izlettiren en önemli etkenlerden biri.

İşkenceci

Diyorum ki, midesine güvenen, sinemada şiddetle sorunu olmayanlar için son yıllarda izlediğim en eğlenceli filmlerden biri Sumagura. Ha, sinemada şiddet başlı başına bir sorun zaten diyorsanız, eyvallah der, filmin asıl eksik kalan kısmıyla konuyu geçiştiririm. Her şey iyi hoş da, elindeki nunçakusuyla ölümcül hareketler yapan suikastçı Omurga, adını nereden almıştır? Filmde görsel efektlerle haddinden fazla hız kazandırılarak kaçması sağlanan Omurganın bir de geçmişine dönülseymiş, seyircinin kafasında bu türden sorular oluşmasının önüne geçilebilirmiş gibi geldi bana ama… O kadar kusur, kadı kızında da oluyor imiş…

Sumagura: Omae no Mirai o Hakobe / Smuggler

Yönetmen: Katsuhito Ishii

Manga: Shohei Manabe

Senaryo: Katsuhito Ishii

Oyuncular: Satoshi Tsumabuki, Masanobu Ando, Ryushin Tei, Masatoshi Nagase

Yapım: 2011, Japonya, 115 dk.

 

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et