Campanella‘nın yönetici yapımcılığını üstlendiği “Gizemli Gerçek” (“Secret In Their Eyes”) filmi, yönetmenliğini kendisinin yaptığı “Gözlerindeki Sır” (“El Secreto De Sus Ojos”) filminin bir uyarlaması. Ancak iki film, kıyaslanamayacak ölçüde birbirinden farklı.
Mert Tanöz
Yönetmenliğini Billy Ray’in yaptığı “Gizemli Gerçek” (“Secret In Their Eyes”), Juan José Campanella’nın 2009 yılında vizyona giren “Gözlerindeki Sır” (“El Secreto De Sus Ojos”) filminin bir uyarlaması. Fakat birçok uyarlamanın ve tekrar çekimin aksine Billy Ray’in filminde Campanella yönetici yapımcı olarak görev alıyor.
Film, eski FBI çalışanı Ray’in (Chiwetel Ejiofor) kapanmış bir dava dosyasını yeniden açmasıyla başlıyor. Yakın arkadaşı Jess’in (Julia Roberts) tecavüz edilip öldürülen kızıyla ilgili dosyayı açmasıyla birlikte izleyici kendini geri dönüşlerle dolu gerilimli bir aksiyonun içinde buluyor.
“Gizemli Gerçek”, üç farklı perspektiften incelenmesi gereken bir yapım. Bunlardan ilki şüphesiz hikâyenin ta kendisi. Hollywoodla zenginlenmiş bir kadro ve senaryoya rağmen oldukça etkileyici bir film. Müziklerle, karanlık atmosferle ve Ray’in uzun düşünsel süreçleriyle gerilimi yaşatıyor, görsel olarak izleyiciyi içine çekiyor. Fakat 111 dakikalık süre filme fazla geliyor olacak ki gerilimi abartma ve durumu dramatize etmeye çalışırken filmin akışı yer yer kopuyor, durağanlık izleyiciyi filmin bir parça da olsa dışına itiyor. Ancak bu noktada senaryo devreye giriyor ve filmden kopma noktasına gelen izleyiciyi filme odaklamayı başarıyor.
Filmin en büyük zaafı maalesef başrol oyuncusu Chiwetel Ejiofor. 2013 yapımı “12 Yıllık Esaret” (“12 Years A Slave”) filmiyle izleyici ve eleştirmenlerin takdirini kazanan Ejiofor, “Gizemli Gerçek”teki performansı ile filmin en zayıf halkası konumuna geliyor. Fakat Nicole Kidman ve Julia Roberts, afişte isimlerini gördüğümde yaşadığım şaşkınlığı bana yeniden yaşatmayı başarıyor. Açıkçası ortaya ne gibi bir sonuç çıkacağını sorgularken perdede gördüğüm manzara karşısında “olumlu” bir utanç yaşadığımı söylemeliyim. Böylesi alakasız bir ikilinin böylesi bir performans sergilemesi yalnızca iyi oyunculukla açıklanabilir. Filmi incelemeye devam etmeden önce izlemeyenlere 2009 yapımı olan asıl filmi önce ya da sonra izlemelerini tavsiye ederim. Zira yazının geri kalanında bir paragraf da olsa iki film arasındaki farklılıklara değineceğim.
***Yazının geri kalanı sürpriz bozan içermektedir***
Billy Ray’in filminde başroldeki karakter Ray bir FBI çalışanı, yani polis gücüne mensup bir kişi. Ray için yasaları sorgulamanın bir anlamı yok, zira o yasamaya dâhil bir meslek icra etmiyor. Campanella’nın Esposito’su ise yargı ayağında çalışan biri olarak hukukla daha içli dışlı. Fakat Esposito üniversite mezunu bir hukukçu olmadığı, kavramın “özünü” bilmediği için hukuku sorgulamaya girişmiyor. Onun için esnetilebilecek yasalardan ziyade kesin, ancak ihlal edilebilecek yasalar var. Ray için ise durum çok daha farklı. O, koyulan yasalarla ya da alınan kararlarla ilgilenmiyor. Yürütme yetkisi içinde yasaları kendi filtresinden geçirip, etik kavramına yüklediği anlamlarla harmanlayarak işliyor. “Gizemli Gerçek”e kıyasla “Gözlerindeki Sır” filmini zayıf kılan temel tartışma da buradan kaynaklı: Esposito’nun adalet ve hukuk etiği kavramlarını yeterince tartışmaması. Zaten filmin açık bir sonu olması da bu durumun göstergesi. Campanella bu kavramlara dair ne düşünürse düşünsün, bunları filme taşımaktan çekinmiş. Seyircinin aklında bir fikir oluşturmasına oluşturuyor, ancak bunu dile getirmekten etmekten kaçınıyor.
Bütün bu tartışmalardan uzaklaşarak ele alırsak, iki film arasında kıyas konusu olamayacak farklılıkta detaylar göze çarpıyor. “Gözlerindeki Sır” bir Arjantin filmi olarak Latin dünyasında geçiyor. Mahalleleriyle, insanlarıyla, konuşmalarıyla, alışkanlıklarıyla o bölgeyi, o kültürü temsil ediyor. “Gizemli Gerçek” ise Amerika’da geçen bir film olarak Amerika’ya yani etnik ve kültürel anlamda “birlik”in (birlik kelimesini hem unity hem de one and only manalarında kullanıyorum) olmadığı bir bölgeye ait değerleri içeriyor. Bunun sonucu olarak Campanella’daki gerilla savaşının silikliğine karşın Billy Ray terörle mücadeleyi daha rahat öne çıkarabiliyor. Bunda her ne kadar 11 Eylül’ün yarattığı duyarlılık da olsa temeldeki sebep farklı kültürlerin bir arada yaşayabildiği (!) bu düzen ve beraberinde gelen olası tehditler bütünü. Ayrıca filmin, vatandaşları manipüle etmek istediği de ayrı bir gerçek. Bu gerçeğin en büyük kanıtı da filmdeki terörist grubun bir camide örgütleniyor ve El-Ankara olarak adlandırılıyor oluşu. Bir karalama çalışmasının yapıldığı ve hedefin de gösterildiği oldukça açık.
Filmlere dönecek olursak “Gözlerindeki Sır” gizem türünün daha çok hissedildiği, gerilimin teknikle değil hikayeyle sağlandığı bir yapım. Öyle ki Campanella hikayeyi dramatik bir dille anlatma ihtiyacı duymaksızın hikayesine odaklanabilmiş. “Gizemli Gerçek” ise hikayesindeki meseleyi kişiselleştiriyor. Ray ve Jess arasındaki kuvvetli bağ, Ray’in de sorumluluk hissediyor oluşu hikayeyi dramatik kılıyor. Hollywood sineması da bu fırsatı es geçmiyor; kamerayı, görselleri ve sesleri kullanarak hikayeyi daha acıklı bir hale getiriyor, gerilimi de buradan sağlıyor. İki film arasındaki en keskin farklılıklardan birini de bu ayrım sağlıyor. Bir yanda Campanella’nın gizemli bir hava yakalamak uğruna doğallıktan taviz vermekten kaçınması, diğer bir yanda ise Billy Ray’in doğallığı bırakıp işin dramatik kısmına odaklanıyor oluşu.
İki film arasında farklılıklar kadar benzerlik ve göndermeler de var. Normal şartlarda bütün bu gönderme ve benzerliklere eleştirel gözle, kıyaslamaktan da çekinmeden bakılabilirdi. Ancak Campanella’nın yönetici yapımcı olmasıyla bütün bu süreci daha farklı bir açıdan yorumlamak gerekli. İlk olarak Campanella’nın neden böyle bir işe giriştiğini anlamak gerekiyor. Bir taraftan maddi sıkıntı yorumlarına da sebep olacak bu film, diğer bir yandan da Campanella’nın kendini ifade biçimi olarak yorumlanmalı. İlk filmden memnun kalmamış olacak ki eksiklerini gidermek adına karşısına çıkan bu fırsatı değerlendirmeye karar versin.
Filmlerin sonları böylesi bir değerlendirme için oldukça büyük öneme sahip. İlk filmde izleyicinin aklında “müebbet hapis” kelimesi kalırken, “Gizemli Gerçek”in sonuyla birlikte “adalet” kavramının sorgulandığı bir süreç başlıyor. Bu bağlamda Campanella’nın Gözlerindeki Sır” filminden hangi açıdan mutsuz olduğu açıkça görülüyor. Yine stadyumdan kaçış sahnesindeki atlama anı da aynı. Bir tarafta kaçan yaralanırken diğer tarafta kovalayan kalıcı bir sakatlık yaşıyor. Bir olay anlıkken, diğer olay geçmişten iz taşıyan ve duygusal olarak izleyiciyi de etkileyen bir nitelik kazanıyor. Filmdeki en büyük değişiklik, filmde işlenen aşk. “Gözlerindeki Sır” izleyiciye bu aşkı yeterince aşılamaktan kaçınıyor, filmin doğal akışını bozup konuyu değiştirmesinden korkuyor. Billy Ray ise kadrosunun getirdiği sorumluluk duygusu ve maddi yükümlülükle birlikte kaygısı olan bir film olarak kendine, seyirciyi tatmin edecek öğeler arıyor. Bunun sonucunda da Kidman filmde gereksiz olarak biraz daha öne çıkıyor.
Sonuç olarak bu iki film, kıyas kabul etmeyecek farklılıkta yapımlar. Senaryoların bütün benzerliklere rağmen birbirinden ayrıldığı, öne çıkan temaların değiştiği de düşünüldüğünde ayrı ayrı değerlendirilmelerinin gerekliliği daha belirgin hale geliyor. Fakat iki filmde de Campanella adının geçiyor olması, belki işlerin değil ancak yöntemlerin ve öne çıkan meselelerin tartışılmasına imkan tanıyor.
Gizemli Gerçek (Secret In Their Eyes)
Yönetmen: Billy Ray
Senaryo: Billy Ray, Juan José Campanella (Gözlerindeki Sır)
Oyuncular: Chiwetel Ejiofor Nicole Kidman, Julia Roberts
2015 / ABD / 111 dk.
Gözlerindeki Sır (El Secreto De Sus Ojos)
Yönetmen: Juan José Campanella
Senaryo: Juan José Campanella, Eduardo Sacheri
Oyuncular: Ricardo Darín, Soledad Villamil, Pablo Rago
2009 / Arjantin, İspanya / 129 dk.