“Show Business” tarafından bakıldığında bir havai fişek gösterisi kadar görkemli ve çarpıcı olan filmin, sinema sanatı adına söyleyecek fazla bir şeyi yok. Ama bu kadroyla bir şey söylemesine gerek de yok. (4 Şubat 2005)
Ocean ekibi tekrar bir araya getirmek zorunda kalır. Çünkü bir önceki filmde soydukları kumarhane patronu Benedict hepsinin izini bulmuştur. Ve onlardan iki hafta içinde kendinden çaldıkları parayı faiziyle teslim etmelerini istemektedir. Tabii canlarını seviyorlarsa… Ekip mecburen bir dizi soyguna girişecektir. Bu soygunlar sırasında Arsen Lüpen tarzı bir hırsız olan Gece Tilkisi ile karşı karşıya gelirler. Dünyanın en iyi hırsızı olduğuna inanılan Gece Tilkisi aynı zamanda kahramanlarımızı Benedict’e gammazlayan kişidir.
Eğer Frank Sinatra, Dean Martin, Sammy Davis Jr. gibi yıldızların en büyük eğlencesi Vegas’ta bir araya gelip poker partileri çevirmek olmasaydı, Lewis Milestone’un 1960 tarihli Ocean’s Eleven filmi asla çekilemeyecekti. Babalar “zaten buradayız, bari konusu burada geçen bir film çekelim, hem eğlence hem iş hesabı!” deyip poker partilerinin arasında filmi bitirdiler. Filmin espirisi kaliteli bir sanat eseri ortaya çıkarmaktan çok, zamanın en artiz abilerinin caka satacağı maço bir eğlencelik yapmaktı. Soderberg’in de Ocean’s Eleven’ı yeniden çekerken aklında başka bir şey olduğunu düşünmek safdillik olur. Ocean’s Twelve’in arkasında da farklı bir motivasyon yok.
Brad Pitt’i, George Clooney’i ya da Vincent Cassel’i izlerken, giydikleri şık giysilere bakmaktan filmi takip edemiyorsunuz. Zeta Jones “Ben de varım” demeye çalışıyor ama maçoların dünyasında onun güzelliği bile kaybolup gidiyor. Julia Roberts’ın fiziğini oldum olası beğenmemişimdir, bu filmi izlediğinizde bana sonuna hak vereceksiniz, ben de öteki tarafa gözüm açık gitmeyeceğim.
Ocean’ın bu kez on birlisi değil, on ikilisi var. Neden? Hiçbir fikrim yok. Yarısından fazlasının ne işi yaptığını, niye o ekipte olduğunu anlamıyorsunuz bile. Öyle gereksiz bir kalabalık ki, bir rol düşmemiş adamcağızlara. Üstün körü hikayenin içinde kaybolmuş gitmişler.
Burada ne olduklarını söyleyip seyir keyfinizin içine limon sıkmayacağım; ama, içeriği sallansa da, biçim olarak gayet başarılı olan filmin ilginç sürprizleri de olduğunu bilesiniz.
Dikkat edilecek hususlar:
Vincent Cassel’in lazer ışınlarına yakalanmadan akrobatik hareketler yaptığı sahne muhteşem.
Brad Pitt habire değiştirdiği klas kıyafetlerle filmde adeta defile yapıyor. Ayrıca, elektriği ve biraz fırlama, biraz serseri kompozisyonuyla filme damgasını vururken Clooney’i yana itekliyor. Kendilerine Ocean’s Eleven denmesine itiraz eden ekibin kendisi bile bunu itiraf ediyor filmde. Diğer karakterlerin kıyafetleri de es geçilecek türden değil elbette.
Ocean’s Twelve
Yönetmen: Steven Soderbergh
Oyuncular: George Clooney, Brad Pitt, Matt Damon, Catherine Zeta-Jones, Julia Roberts, Vincent Cassel, Elliot Gould, Andy Garcia, Don Cheadle, Casey Affleck
Eleştiri notu:**
Seyir notu:***
Bu soygun filmlerini seyretmediniz mi daha?
- Ocean’s Eleven (1960 / 2000)
- Italian Job (1969 / 2003)
- Topkapi (1964)
- Bandits (2001)
- Heist (2001)
- National Treasure (2004)
- Sneakers (1992)
- The Lady Killers (1955 / 2004)
- The Score (2002)
- Hudson Hawk (1991)
- Entrapment (1999)
- Thomas Crown Affair (1968 / 1999)
- Green Ice (1981)
- The Bank Job (2008)
- The Inside Man (2006)
- The Anderson Tapes (1971)
- Heat (1995)
- Olağan Şüpheliler(1995)
- Bob Le Flambeur (1956)
- Le Cercle Rouge (1970)
- Rezervuar Köpekleri (1992)
- The Sting (1973)
