BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Bana Onun Portre-sini Getirin

Sinema Tarihinin En Kötü Ortaklığı: Johnny Depp & Tim Burton Co.

Düşene vurmak için yıllarca bekleyen cenahta yer aldığımızdan kalemleri sivrilterek Johnny Depp’in doğum gününde tarihin en verimsiz, kötü ve abartılı ortaklığına dair düşüncelerimizi aktaracağız, büyük bir keyifle.

Bir zamanlar Tim Burton, her tarafta film afişlerine rastlanan, alakalı alakasız listelerde adı geçen, renkli dünyasının büyülediği hayranlarınca el üstünde tutulan ve kendisine yöneltilen eleştirilere siper olan yüzbinlerce askeri arkasına almayı başarmış gerçek bir yıldız yönetmendi. Neyse ki, bu furya kuvvetli direnişe rağmen bitti. Artık Tim Burton eskisi kadar sevilmiyor, filmleri merakla beklenmiyor ve sinema tarihi yeniden yazıldıkça isminin kapladığı alan gün be gün azalıyor. Düşene vurmak için yıllarca bekleyen cenahta yer aldığımızdan kalemleri sivrilterek Johnny Depp‘in doğum gününde tarihin en verimsiz, kötü ve abartılı ortaklığına dair düşüncelerimizi aktaracağız, büyük bir keyifle.

008-tim-burton-theredlist (Custom)

Tüm o renkli numaraların, hayal gücü mahsulü dünyaların arkasına saklanan Tim Burton, olduğundan daha büyük görünen bir yönetmen olarak faydadan çok zarar, hoş vakitten ziyade sıkıntı vermiştir sinema camiasına. Bugün geriye dönüp baktığımızda koskoca filmografinin içerisinde elle tutulur, emeklerin karşılığını veren film sayısı bir elin parmağını geçmez. Auteur kuramıyla açıklanamayacak kadar birbirinin tekrarı ve 2000 sonrası sürekli zarar yazan filmlerden müteşekkil bu filmografinin muhasebesini verecek olan Tim Burton olsa da, Helena Bonham Carter‘ı eş kontenjanından dışarıda bıraktığımızda, en az kendisi kadar zarar gören, imajı zedelenen bir isim daha var: Johnny Depp.

A Nightmare on Elm Street (1984) ile perdeye ufak bir rolle adım atan, Platoon‘da (1986) sıradan bir er olarak arz-ı endam eden Johnny Depp, yakın dönemde eğlenceli filmlerle perdeye taşınan 21 Jump Street‘in 1987-1990 yılları arasında yayınlanan dizisiyle ilk çıkışını yaptıktan sonra kaderini değiştirecek olan adamla, Tim Burton‘la tanıştı. Birçoklarınca hala işbirliğinin en iyisi olarak addedilen Edward Scissorhands (1990) ile başlayan bu yolculuk, Johnny Depp’in zirveye çabucak çıkmasına olanak sağlayan, işlevsel bir kısayoldu aslında ve 1990-2000 arasını kapsayan ilk dönemde Johnny Depp ile Tim Burton arasındaki işbirliği makul, kabul edilebilir ve iki taraf için de faydalıydı. Edward Scissorhands‘le harika bir start alan, bize göre hem işbirliğinin, hem Tim Burton‘un hem de Johnny Depp‘in en iyi işi olan Ed Wood‘la (1994) tam gaz devam eden ve Sleepy Hollow (1999) ile vaktinde pit’e giren bu dönemde Tim Burton‘dan başka yönetmenlerle de çalışarak farklı farklı tarzda filmler icra eden Johnny Depp, yeteneğini her yönden sergileyerek birbirinden iyi performanslar ortaya koyuyordu. Kusturica‘nın Arizona Dream‘i (1992) ve Jim Jarmusch‘un Dead Man’inde (1995) Burton dünyasına yakın karakterleri canlandırmasına rağmen farklı ve iç açıcı performanslar ortaya koyan Depp, Donnie Brasco (1997) ile suç dünyasına, Monty Python’ın son şövalyesi Terry Gilliam‘ın Fear and Loathing at Las Vegas‘ıyla (1998) da aşırılıklar diyarına adım atıyordu. Çok yönlü bir oyuncu olduğunu gösteren bu 10 yılda her türlü denize yelken açan Johnny Depp‘in yükselişi, kariyeri hızla gerileyen Tim Burton tarafından durduruluncaya dek sürdü.

004-tim-burton-theredlist (Custom)

90’lı yıllarda zirve dönemini yaşayan Tim Burton, 2000’li yılların başındaki The Big Fish (2003) dışında elle tutulur bir iş ortaya koyamayıp birbirinin tekrarı tatsız işlerin içerisinde kaybolurken Johnny Depp‘i de girdiği bataklığa çekerek oyuncuyu geri dönüşü olmayan bir yola soktu. Roman Polanski‘nin The Ninth Gate’i (1999), Karındeşen Jack öyküsü From Hell (2001) ve Secret Window (2004) ile gerilim türüne yönelerek oyunculuk yelpazesini genişleten Johnny Depp‘in Pirates of the Caribbean‘in (2003) akabinde yolunun tekrar Tim Burton ile kesişmesi, oyuncuyu bugünlere getirecek olan talihsiz serüvenler dizisinin fitilini ateşledi. Charlie and the Chocolate Factory (2005) ile başlayıp Dark Shadows (2012) ile şimdilik biten bu sürece Johnny Deppli birbirinden kötü 5 film sığdıran Tim Burton, abartılı makyajlı, uçuk kaçık ve ne idüğü belirsiz karakter yazan herkesin aklına “Tam Johnny Depp işi” önermesini sokacak kadar oyuncunun tek tiple özdeşleştirilmesine kapı açtı. Johnny Depp‘in Dr. Parnassus (2009) gibi eksik bir işte, The Lone Ranger (2013) gibi kötü bir çizgi uyarlamasında, Mortdecai (2015) gibi saçmalıkta veya Alice Through the Looking Glass (2016) gibi devam filminde aynı karakterin farklı versiyonlarını canlandırmasının sebebi, kariyerinin iniş döneminde olan Tim Burton‘ın Depp‘e hep aynı kıyafeti giydirmesi oldu. Public Enemies‘te (2009) John Dillinger‘ı canlandırarak o eski günleri bir anlığa hatırlatmasına rağmen kısa sürede aynı bataklığa geri dönen Depp‘in her yeni filmle daha da aşağıya inerek kalan son umut kırıntılarını yok etmesi her açıdan oldukça hazin.

Her türlü rolün hakkını verecek yetenekte bir oyuncunun küçük bir palyaçoya dönüşmesinde Tim Burton‘ı tek suçlu addedip Johnny Depp‘i temize çekmek istemiyoruz, bu yazıyı yazan kişinin iki katı yaşında birinden ilkokul çocuğuymuş gibi bahsettiğinin de farkındayız ama durum biraz da böyle; yetenekli, karizmatik ve güçlü bir oyuncunun konu mankenine dönüşmesine neden olan olaylar zincirinin bağlı olduğu yer belli nihayetinde. Sinema tarihinin en verimsiz ve zarar verici ortaklığının etkileri ortadayken söylenebilecek pek bir şey yok, Tim Burton daha da beter olabilir ama Johnny Depp‘in yaşlılığa adım adım yaklaştığı bu dönemde alemin maskarası olmasına gönlümüz razı olmuyor. Tez zamanda eski günlerine dönmesine dilemekten fazlası gelmiyor elden maalesef.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et