Mehmet Bahadır Er ve Maryna Er Gorbach çifti yeni filmleri Sev Beni, Kiev’de tanışan biri Türk diğeri Ukraynalı iki aşığın başına gelen beklenmedik olayları konu alıyor. Ushan Çakır, Viktoria Spesivtzeva, Güven Kıraç ve Yavuz Bingöl’ün rol aldığı filmin galası Montreal Dünya Film Festivali’nde yapılmıştı. Sorularımızı yanıtlayan “erkek tarafı” oldu.
Ege Görgün (Landlord)
Rusya’da çekilen ilk Türk filmi olabilir mi sizinki acaba?
Rusya değil Ukrayna. Sev Beni ilk Türk – Ukrayna ortak yapımı film. Maryna bizdeki bu kuzey ülkelerini tek kalemde Rus diye isimlendirmeden pek hazzetmiyor, aslında filmde de bu algıyı net bir şekilde görüyoruz. Biz nedense Sovyetler Birliği’ni Rusya, o ülkelerde yaşayanları da Rus zannediyoruz. Başka neler zannettiğimiz konusuna girmeye hiç gerek yok zaten.
Kara Köpekler Havalarken filmindeki karamsar hava biraz dağıldı mı peki bu filmde?
Tabi, tür anlamında çok farklı filmler, Sev Beni bir aşk filmi, epey güldüren, macera unsurları olan, erkeklere “Ah be!” dedirten, kadınları ağlatan bir film. Kızlı erkekli gidilebilecek filmlerden.
Yapımcı olarak da ismin geçiyor. Bizim festivallerde sıkıntı yaşanmayacak anlamına geliyor sanırım bu filmin “Türklüğü” mevzusunda? Yaşanmamış şey değil biliyorsun…
Bizim film Holywood kadar ecnebi, Yeşilçam kadar Türk. Tabi bu işin şakası. O bahsettiğiniz mesele aslında Avrupa Birliği konvensiyonuyla alakalı, ticari bir sınıflandırma durumu. Biz o mevzuatı bilerek uluslararası anlaşmalarımızı yaptık. Resmi olarak Ukrayna-Türkiye ortak yapımı ama Türk filmi statüsünü koruyor.
Eşinle birlikte gerçekleştirdiğiniz bu yönetmen ortaklığı daimi mi olacak?
Markalaşsak iyi olur sanırım. Bildiğim kadarıyla evli olup beraber film çeken dünyadaki tek yönetmen çiftiz. Daim olur inşallah.
Birbirinize destek olduğunuz muhakkak film çekerken. Ama herhangi bir konuda kısıtlıyor da olabilir misiniz acaba çekim sürecinde?
Maryna’yla sanatsal öz anlamında benzesek de epey farklı insanlarız. Zıt fikirlerden üretime her zaman fayda vardır. Çekimlerde biraz hararetli zamanlar yaşanabiliyor tabi ama şimdiye kadar çalıştığımız işlerde beraber güzel sonuçlara vardığımızı düşünüyorum.
Genç bir yönetmen olarak yönetmen-oyuncu ilişkisi hakkında ne düşünüyorsun?
Her oyuncu tabiatı gereği birbirinden farklı oluyor, oyun alma, hissetme ve dışa vurum teknikleri de farklı olabiliyor, mesele öncelikle doğru cast seçiminin yapıması, sonra da oyuncunun içine girdiği yada kendi üstüne aldığı karakterde rahat hissedebilmesini sağlamak, ondan en yüksek performansı almak yönetmenin işi. Bu konuda Maryna’yla çalışmak müthiş bir deneyim, gerçekten usta bir yönetmen. Sovyet ekolu hem reji hem oyunculuk anlamında bizim alışık olduğumuzdan çok farklı. Birbirimize bu konularda epey yardım ediyoruz. Oyuncularla da kısa sürede uyum sağlanıyor. Keyifle çalışıyoruz. Seyirci de bu samimiyeti hissediyor diye düşünüyorum.
Filminiz için alon bulma sıkıntısı yaşadınız mı? Yerli filmlerin karşılaştığı bu soruna çözüm önerin var mı?
Biz bir sıkıntıyla karşılaşmadık. Dağıtımcımız Sev Beni’yi sinema işletmelerine önceden izletti, olumlu tepki geldi. Seyircinin filmi beğeneceğini düşünüp filme talip oldular. Cem Yılmaz‘ın cips reklamındaki bir dialoğu geliyor aklıma: sahte atölyede büyük cips çıkınca, bunu insan yiyecek, diyordu ya. Filmi yaparken de filmi insanın izleyecek olduğunu unutmamak lazım.