BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

13 Ocak tarihinde başlayan !f İstanbul bugün sona eriyor, filmler Ankara ve İzmir izleyicisiyle buluşmak için yollara düşüyor. Festivalin en çok ses getiren filmlerinden beşi daha Ters Ninja’da!

Serkan Çellik

!f 2014 Günlükleri: Kurtuluş Ordusu, Karanlığı Savuşturmak İçin Bir Büyü, Benim Adım Hmmm…, Peki Şimdi? Hatırlat Bana ve Arzulamanın Zevki

13 Ocak tarihinde başlayan !f İstanbul bugün sona eriyor, filmler Ankara ve İzmir izleyicisiyle buluşmak için yollara düşüyor. Festivalin en çok ses getiren filmlerinden beşi daha Ters Ninja’da!

kes!f-4-14-3

13 Ocak tarihinde başlayan !f İstanbul bugün sona eriyor, filmler Ankara ve İzmir izleyicisiyle buluşmak için yollara düşüyor. Festivalin en çok ses getiren yapımlarından beşi daha Ters Ninja’da!

serkan-cellik Serkan Çellik

KURTULUŞ ORDUSU (L’ARMÉE DU SALUT)

Faslı sinemacı Abdellah Taia‘nın kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı romandan bizzat uyarladığı Kurtuluş Ordusu, abisine âşık bir delikanlının cinselliğini keşif yolculuğu. Filmin ilk yarısı Abdellah’ın eşcinsel bir ergen olarak Fas’ta yaşadıklarına ve abisi başta olmak üzere aile ilişkilerine odaklanıyor. İkinci perdedeyse Abdellah’ı yetişkin bir erkek olarak Cenevre’de hayatta kalma mücadelesi verirken görüyoruz. Filmin tamamı fazla kontrollü çekilmiş izlenimi veriyor. Yönetmen oyuncularını fazla yönlendirip kesin sınırlar çizerek doğallığı zedelemiş. Diyaloglar tutuk ve öykünün etkileyiciliği ile seyirci arasında kalın bir perde çekili.

salvationarmy_02

KARANLIĞI SAVUŞTURMAK İÇİN BİR BÜYÜ (A SPELL TO WARD OFF THE DARKNESS)

Karanlığı Savuşturmak İçin Bir Büyü, !f’in Karanlık ve Köşeli bölümünde gösterilen, keşif ruhuna uygun bir yapım. Film bize beş dakika manzara göstererek başlıyor, yaklaşık yarım saat tanımadığımız insanları yemek yerken ve cinsel oyunlar oynarken izletiyor sonra yalnız bir adamı doğada uzun uzun gözletiyor ve 23 dakikalık Black Metal performansı izletip bitiyor. İskandinav manzarası eşliğinde amatör oyuncularla çalışan yönetmenler batı dünyasının günlük yaşam rutininden uzakta kalmaya çalışan insanları resmetmeye çalışmış. Sonuna dek dayanması zor, alışılmış film kalıplarına uzak, ilginç bir deneyim.

karanlik-ve-koseli-2-160-3

BENİM ADIM HMMM… (JE M’APPELLE HMMM…)

!f2014’de izlediğimiz en başarısız yapım Benim Adım Hmm…. Ünlü modacı Agnès B. ilk yönetmenlik denemesinde babasının tacizinden kaçıp karşılaştığı kamyon şoförüyle yollara düşen küçük bir kızın yaşadıklarını anlatılıyor. İşsizlikten bunaldığı ve bütün gün evde oturduğu için kızına tecavüz ettiği öne sürülen problemli bir baba karakteri yaratılmış. Adamı kötülük yaparken değil, vicdan azabı duyarken göstermeyi tercih etmiş yönetmen. Anne bar garsonu olduğu için eviyle ilgilenemiyor ancak sokakta gördüğü ilk adamla yatmaya hazır. Onu da iyi yönlerinden çok, kötü yönleriyle öne çıkarmış.

Kardeşlerinin bakımını üstlenen çilekeş kız Céline evden kaçıp film boyunca ne kadar Fransızca bildiğini asla anlayamayacağımız İskoç bir kamyon şoförünün aracına saklanıyor. Kızı görünce polisi aramayan, reşit olmayan ve kendi kararlarını alabilecek olgunluğa erişmemiş bu kızı ölen karısı ile çocuğunun yerine koyan şoför; bir yerde taşıdığı yükü(!) bırakıp hayatın tadını çıkarmaya dalıyor. Çamur gibi görüntüler, mobil cihazda yapılmış gibi duran kurgu, cep telefonları için ücretsiz sunulan efektlerin sık kullanımı ve akla zarar monologlar! O kadar kötü ki, kült olabilir. O kadar kötü ki, bir süre sonra kötülüğünden zevk almaya başlayabilirsiniz. Dünyayı Kurtaran Adam gibi algılayıp gülmekten izleyemeyebilirsiniz.

digiturk-galalari-6-40-3

PEKİ ŞİMDİ? HATIRLAT BANA (E AGORA? LEMBRA-ME)

İspanyol sinemacı Joaquim Pinto AIDS olduğunu öğrendikten sonra çeşitli tedaviler dener ancak gün be gün ölüme biraz daha yaklaşır. Unutkanlık baş gösterip rutin hayatında hatalar yapmaya başlayınca geçmişe dönük günlük niyetiyle videolar oluşturmaya başlar ve Peki Şimdi? Hatırlat Bana ortaya çıkar.

Pinto’nun iyi niyetli olduğu ve acılarını içtenlikle paylaştığı yadsınamaz. Ancak detaylarda boğulması ve seyirciyi 164 dakika boyunca arkadaşı gibi görmesi sinema perdesinde işlemiyor. Pinto’nun çevresindekilere başından geçenleri anlatıyor gibi belgesel hazırlaması belgesel sinema mantığına ters olsa da bir yere kadar samimiyeti sayesinde kendini izletiyor. Ancak içine bir belgesel daha sıkıştırmaya çalışması, kişisel tarihine tıbbi dokümantasyon eklemesi seyirciyi iyiden iyiye zorluyor. Sürenin yarıya yakını AIDS virüsünün ortaya çıkışından ilk denenen tedavilere, ilaçların ve deneylerin gelişiminden 1. sınıf tıp fakültesi derslerine uzanan bir bilgi verme çabasına dönüşüyor. Bazıları artık zaten herkes tarafından bilinen şeyler. Fazlası yani bilime kayan kısmıysa tıp literatürüne hâkim seyirci için tekrar, geri kalana çile.

gokkusagi-10-127-3

ARZULANAMNIN ZEVKİ (QUE TA JOIE DEMEURE)

Arzulamanın Zevki çeşitli sektörlerde çalışan işçilerin kullandıkları makinelerle kurdukları ilişkiye odaklanıyor. Hayatlarının yarısı aynı makineyi kullanmakla geçen insanların bıkkınlığından ve molalarda birbirleriyle pek konuşmadıklarından söz ediyor. Diyalogsuz mizansenlerle anlam yaratma peşine düşüyor Denis Côté ancak başarılı olduğu söylenemez. Bir çeşit Baraka ya da Samsara tadı yakalamaya çalışsa da niyetinin altından kalkamıyor. 70 dakika olmasına rağmen sonuna kadar sabretmek zor.

oyun-8-96-3

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et