BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Yaz sezonunun gelişi vizyonda da etkilerini göstermeye başladı… Bu hafta sadece üç yeni filmimiz var: John Travolta’lı aksiyon Paris’ten Sevgilerle… Demi Moore’un yeni filmi Örnek Aile… Ve gençler arasında geçen, korku-komedi türündeki İşkence Okulu… Herkese iyi seyirler!

Vizyon

Fecir Alptekin’le Bu Hafta Vizyona Giren Filmler (25 Haziran 2010)

Yaz sezonunun gelişi vizyonda da etkilerini göstermeye başladı… Bu hafta sadece üç yeni filmimiz var: John Travolta’lı aksiyon Paris’ten Sevgilerle… Demi Moore’un yeni filmi Örnek Aile… Ve gençler arasında geçen, korku-komedi türündeki İşkence Okulu… Herkese iyi seyirler!

Yaz sezonunun gelişi vizyonda da etkilerini göstermeye başladı… Bu hafta sadece üç yeni filmimiz var: John Travolta’lı aksiyon Paris’ten SevgilerleDemi Moore’un yeni filmi Örnek Aile… Ve gençler arasında geçen, korku-komedi türündeki İşkence Okulu…  Herkese iyi seyirler!

From Paris With Love
Paris’ten Sevgilerle

Yönetmen: Pierre Morel

Senaryo: Adi Hasak (Luc Besson’un öyküsü üzerine)

Oyuncular: John Travolta, Jonathan Rhys Meyers, Kasia Smutniak, Richard Durden

Yapım: 2010, Fransa, 92 dk.

Çok sevdiğim, Grease ile daha beş yaşındayken hayatıma girdiğinden midir bilmem hep aileden biri gibi hissettiğim, kendine özgü bazı halleri ve mimikleriyle her zaman ilginç ve özel bulduğum John Travolta bu hafta From Paris With Love/Paris’ten Sevgilerle ile yeniden aramızda… Fakat, Luc Besson çıkışlı senaryosu ve Travolta’nın varlığı nedeniyle haftanın en izlenebilir filmi gibi görünse de, Paris’ten Sevgilerle ancak casusluk- aksiyon türüne özel merakı olanlar nezdinde ve sadece eğlencelik sınıfından dikkate alınabilecek bir iş.

Banlieue 13/Banliyö 13 (2004), Taken/96 Saat (2008) gibi çalışmalarıyla tanınan Pierre Morel’in yönettiği film, daha önce de örneklerine pek çok kez rastladığımız türden, usta (John Travolta) ile acemi çaylağı (Jonathan Rhys Meyers) bir araya getirip klişe espriler ve kovalamaca sahneleri arasında gidip gelen bir maceraya tanık ediyor izleyiciyi. Benzeri filmlerde görmeye alıştığımız tüm motifler burada da mevcut: şaşkın ve idealist genç ajan, cool/ fırlama ve işinde neredeyse doğaüstü yeteneklere sahip ustası, ilk bakışta uyuşturucu operasyonu gibi görünen ancak sonuçta 2000’lerin popüler aksiyon teması İslami teröre bağlanan bir hikaye, gerçek kimliğini gizleyen bir sevgili, kahramanlık adına artistik hareketler, estetik çatışma sahneleri, yer yer azıcık heyecan, usta ile çırak arasında soğuk başlayıp gittikçe yakınlaşan ve çırağın eğitimini tamamlayıp olgunlaşmasıyla sonuçlanan sempatik ilişki…

Dediğim gibi, benzerlerinden farklı bir şey söyleyen ya da fazladan heyecan vaat eden bir film değil Paris’ten Sevgilerle. Aksine, durağan başlayıp ilk yarıda neredeyse umutsuzca ilerliyor… ve ancak görünen hikayenin altındaki gizemin farkına vardığımız, senaryonun zirve yaptığı noktadan itibaren izleyiciyi bir nebze kavrayabiliyor. Bundan sonrasında, yani ikinci yarıda aksiyon dokusu da aynı ölçüde anlam kazanıyor ve tempo daha net hissediliyor.

Filmin hoş yanlarına gelince… Tür ve konuya tezat biçimde hazırlanmış, Fransız şansonları ve puslu Paris görüntüleriyle süslü giriş bölümü ya da geçen yıllara ve alınan kilolara rağmen hala Grease, Saturday Night Fever/Cumartesi Gecesi Ateşi ve Staying Alive/Yaşıyorum’dan kareleri gözümüzde canlandıran hiç bozulmamış Travolta yürüyüşü/yaylanışını görmek, ayrıca Travolta’yı Face Off/Yüz Yüze’de de kendisine yakıştırdığım aksiyon türünde izlemek bence keyifliydi… Ama filmin bundan öteye sayabileceğim çok olumlu ya da çekici bir yanı yok ne yazık ki.

Olumlu görüşlerimi çoğaltamamakla birlikte, son olarak memnuniyetsizlik haneme bir ekleme daha yapmak zorunda hissediyorum kendimi… Filmde acemi ajanı canlandıran, daha önce August Rush/Kalbinin Sesini Dinle’de de hakkında benzer hislere kapıldığım Jonathan Rhys Meyers’ın çok kötü bir oyuncu olduğuna ve her dem yapay haliyle, içinde bulunduğu filmlere de kendiliğinden bir dezavantaj getirdiğine inanıyorum. Tüm bunlara rağmen illa ki bu hafta bir aksiyon filmi izlemek istiyorsanız ya da en iyi ihtimalle John Travolta’ya olan özleminizle sizi harekete geçiren, iyi seyirler dilerim… Ancak bu faktörlerden bağımsız olarak, Paris’te Sevgilerle’yi tavsiye edecek yeterli motivasyonu kendimde bulamıyorum.

The Joneses
Örnek Aile

Yönetmen: Derrick Borte

Senaryo: Derrick Borte, Randy T. Dinzler (öykü)

Oyuncular: Amber Heard, Demi Moore, David Duchovny

Yapım: 2009, ABD, 93 dk.

Dram türündeki film, oldukça varlıklı insanlar olan Joneslar’ın öyküsü çerçevesinde ailevi değerleri sorguluyor. Jones ailesi herkes tarafından kıskanılan bir hayat sürmektedir. Büyük evleri, şık kıyafetleri ve teknolojik oyuncakları ile adeta tüm çevrelerinin ilgi odağıdırlar. Ancak ailenin bu gösterişli yaşamı aslında sıkı bir sınavdan geçmek üzeredir. Acaba Joneslar alıştıkları rahat düzenden çıkıp birtakım güçlüklerle karşılaştıklarında da gerçek bir aileyi birleştiren değerleri kendi içlerinde bulabilecekler midir…

Örnek Aile, yönetmen Derrick Bort’un ilk uzun metraj sinema filmi.

Tormented
İşkence Okulu

Yönetmen: Jon Wright

Senaryo: Stephen Prentice

Oyuncular: Alex Pettyfer, April Pearson, Dimitri Leonidas

Yapım: 2009, İngiltere, 91 dk.

Korku komedi türündeki film, bir okulda yaşanan esrarengiz olayları anlatıyor. Arkadaşları tarafından hakarete uğrayan ve sürekli dalga geçilen bir öğrenci girdiği bunalım sonucu intihar eder. Fakat içindeki intikam duygusuyla, kendini astıktan sonra bir hayalet olarak geri döner ve hayattayken kötülük gördüğü tüm insanları bir bir avlamaya başlar.

Yönetmen Jon Wright’ın 90’ların sonunda başlayan sinema kariyerinde Fancy Dress ve The Librarian’s Dream gibi filmler var.

İlginizi çekebilir...

Vizyon

Alex Garland bize, çok da olası görünmeyen bir iç savaş filmi sunarken aslında zeminini sağlam bir temele oturtuyor.

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et