BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Superman'in ilk sayısının 1938'de yayımlandığını düşünürsek süper kahramanlar 70 küsür yıldır aramızdalar. Çizgi roman sayfalarında yaşayan bu ekol, sinema sayesinde daha büyük kitlelere ulaşarak popüler kültürünün başat bir öğesi haline geldi. Sinemadan daha önce süper kahramanlara kucak açmış TV sektörü de bu trendden payını alıyor tabii. İngiliz E4 kanalının Kasım 2009'da yayımlamaya başladığı Misfits dizisi bunun son örneği.

Dizi

Kahvaltı Kulübü + Heroes = Misfits

Superman’in ilk sayısının 1938’de yayımlandığını düşünürsek süper kahramanlar 70 küsür yıldır aramızdalar. Çizgi roman sayfalarında yaşayan bu ekol, sinema sayesinde daha büyük kitlelere ulaşarak popüler kültürünün başat bir öğesi haline geldi. Sinemadan daha önce süper kahramanlara kucak açmış TV sektörü de bu trendden payını alıyor tabii. İngiliz E4 kanalının Kasım 2009’da yayımlamaya başladığı Misfits dizisi bunun son örneği.

Superman‘in ilk sayısının 1938’de yayımlandığını düşünürsek süper kahramanlar 70 küsür yıldır aramızdalar. Çizgi roman sayfalarında yaşayan bu ekol, sinema sayesinde daha büyük kitlelere ulaşarak popüler kültürünün başat bir öğesi haline geldi. Sinemadan daha önce süper kahramanlara kucak açmış TV sektörü de bu trendden payını alıyor tabii. İngiliz E4 kanalının Kasım 2009’da yayımlamaya başladığı Misfits dizisi bunun son örneği.

Deniz Akhan

Her biri ufak tefek suçlardan yakalanmış 6 genç, mahkeme tarafından kamu cezasına çarptırılır: Güzelliği ile mest eden Alisha, erkeksi tavırları yanında İskoç aksanıyla dikkat çeken Kelly, alaycılığı ile herkesi sinir eden Nathan, utangaç ve tutuk Simon, uyuşturucu ile yakalanınca olimpiyatlarda başarı umudunu kaybeden Curtis ve agresif bir sokak serserisi olan Gary.

Sadece toplumla ve otoriteyle değil birbirleriyle de geçinemeyen grubumuz, gözetim memuru Tony tarafından bankları boyamakla görevlendirilir. Tony, daha işin başında sorun çıkaran grubu azarlarken gizemli bulutlar şehrin üzerine çöreklenir. Devasa dolu taneleri üzerlerine yağmaya başlayınca sığınacak bir yer için koşuşturmaya başlarlar. Ancak bulundukları yere yıldırım düşer ve kendilerinden geçerler. Bilinçleri yerine geldiğinde ucuz kurtuldukları için sevinirler sadece. Ancak fırtına onları tahmin edemeyecekleri şekilde etkilemiştir.

Söz gelimi, yapısı gereği öfkesini hep içine atan gözetim memuru Tony, fırtına sonrasında duygusal ve fiziksel hezeyanlara kapılmaya başlar. İlk kurbanı ise tuvalette marihuana içen Gary olur. Bu sırada Kelly başkalarının düşüncelerini duyabildiğini keşfeder. Grubun geri kalanı da Tony’nin saldırısı sırasında kendi güçlerinin farkına varır. Alisha dokunduğu erkekleri şehvetten deliye çevirmekte, Simon görünmez olabilmekte, Curtis zamanı geriye alabilmektedir. Ama Nathan’ın hangi güce sahip olduğu, daha doğrusu bir güce sahip olup olmadığı anlaşılmaz.

Tony’nin saldırısını savuştururken Tony’nin ölümüne sebep olan kahramanlarımız, polise giderlerse kimseyi inandıramayacaklarını düşünerek cesedi bir köprü altına gömerler. Birbirleriyle sürekli didişen gençler, ortak bir kaderin yolcusudur artık. Sadece işledikleri cinayeti saklamakla değil, kendileri gibi fırtınadan etkilenen diğer insanlarla da uğraşmak zorundadırlar.

Dizinin konusunu aktarınca yazının başlığı anlamlı bir hale gelmiştir sanırım. Ama bilmeyenler için bu denklemi açmakta fayda var.

John Hughes‘un 1985’te çektiği Kahvaltı Kulübü (The Breakfast Club) bugün bir gençlik filmi klasiği olarak hatırlanmakta. Hafta sonu cezalı olarak kütüphanede kalma cezasına çarptırılmış beş genç öğrenciyi merkezine alan film, çok boyutlu dramasını başarıyla ekrana yansıtması sayesinde kendisinden sonraki gençlik sineması için de bir model teşkil ediyor.

Filmin dikkat çeken yönü sadece yetişkinlerin bakış açısıyla biçimlenen toplumsal kodların gençler üzerinde yarattığı tahribatı ve gençlerin buna gösterdiği tepkiyi anlatmakla kalmaması. Tek ortak yönleri aynı mekanda, aynı sürede, aynı cezayı çekmek olan gençlerin de birbirlerine karşı benzer horgörüler, önyargılar beslediğini, başkalarından bekledikleri anlayışı birbirlerinden esirgediklerini göstermesi. Tacize varan çekişmelerle birbirlerini yaralayan gençler, zamanla insani yönlerini keşfetmeye, birbirlerine karşı saygı duymaya başlayarak cezalarını tamamlıyorlar.

Denklemin Heroes değişkeni, güncelliği nedeniyle daha bilinir durumda. Tim Kring‘in yarattığı dizi 2006-2010 yılları arasında NBC tarafından yayımlandı. İlk anda çok yüksek reytinglere ulaşan dizi, senaryo zaafiyetleri nedeniyle ilgi kaybetti. Kring‘in yazar ekibini değiştirmesi de kâr etmeyince, bu yüksek potansiyelli marka yayın hayatına son vermek zorunda kaldı.

Dizi, bir güneş tutulması sonrasında güçleri açığa çıkan mutantların hikâyesini anlatıyordu. Daha sonra “Şirket” isimli bir örgütün uzun zamandır mutantların varlığından haberdar olduğu, bu olağanüstü fenomeni tüm dünyadan gizlemek ve tehlikeli mutantları etkisiz hale getirmek için sessizce faaliyet yürüttüğü ortaya çıkıyordu. Ancak Sylar isimli bir mutant, diğer mutantları öldürüp güçlerini ele geçirmeye başlayınca işler çığırından çıkıyor, mutant fenomenini araştıran Hintli bir bilimadamı ve diğer mutantlar büyük bir felakete yol açacağını öğrendikleri olay akışını değiştirmek için mücadele ediyorlardı.

Doğuştan olağanüstü güçlere sahip olan mutantlar, farklılığın yarattığı toplumsal düşmanlıklar, mutantları kontrol altına almak isteyen gizli örgütler, normal insanlardan kaçınmak yerine onlara hükmetmeyi tercih eden mutantlar gibi öğerler ile Heroes için tam bir X-Men kopyası denebilir. Heroes‘u farklı ve ilgi çekici kılan özellik, Amerikan ana akım çizgi roman dünyası içinde kahramanlık ve kötülük tipolojisi içine hapsolmuş mutant fantazisini günlük hayatın içindeki sıradan insanlar düzlemine taşımasıydı. En azından ilk başta böyleydi, ama daha sonraları büyük felaketi engelleme yolundaki devasa bir “quest” etrafında gittikçe şişen, bu hacim değişikliğini kaldıramayan bir yapıya yuvarlandı.

Bir diğer sorun mutantların sahip olduğu güçler konusunda, çizgi roman dünyasını aratmayacak derecede, uçarı olmasıydı. İnsan bedeninin ve beyninin sahip olduğu potansiyeli en uç noktada kullanabilme mantığıyla ortaya çıkan güçler, bilim kurgusal boyutu aşan bir fantaziyle öyle çığırından çıktı ki, yazarların olay örgüsü biçimlendirmesi önünde devasa bir engel oluşturdu. Bu yüzden kendi içinde mantıksal tutarlılığını yitirmeye, yeni açılımlar getirmek adına karakterlerin kişiliğinde ve motivasyonunda saçma dönüşümler yaratmaya başladılar.

Misfits dizisi, Heroes‘un oluşturduğu potansiyelden faydalanmak isteyen, bunu da Kahvaltı Kulübü modeline sadık bir gençlik dizisi konseptine oturtan bir yapım. Heroes‘ta olduğu gibi ulvi kahramanlıklar gerektiren devasa sorunlar koymuyor ortaya, böylece zaten aklı bir karış havada gençlerin gençliğini koruyor. Öte taraftan karakterlerinde dramatik bir derinlik yaratmaktan da biraz uzak. Kısacası öncellerinden kopyaladığı malzemeleri birleştirerek farklı ve kendine has bir yapıya kavuşamıyor. Maceralar tek bölümlük seyirlikler boyutunda kalıyor ve bütün şehirde etkisini gösteren bu süper güçlü insanlar fenomenini de hafife alıyor. Buna rağmen edepsizliği, idare eder mizahı ile seyir keyfi sunmayı başarıyor.

Süper güçler ya da mutasyon gibi fantezileri göz ardı edersek daha gerçekçi ve dramatik derinliğe sahip olan süper kahramanlara kavuşmak için daha bir süre bekleyeceğiz gibi görünüyor, ama o zamana kadar -hazır Heroes da bitmişken- Misfits‘le oyalanmak, hatta bundan epey bir keyif almak mümkün.

İngiliz E4 kanalı tarafından yayımlanan dizi şu an ikinci sezonunda, ama İngiltere’de diziler ortalama 7 bölümlük sezonlar halinde yayımlanıyor. Yani başlamak için sizi bekleyen yüklü bir bölüm sayısı yok. Öte yandan diziyi beğenirseniz “Bu kadarcık bölüm dişimin kovuğuna sığmaz,” da diyebilirsiniz.

Misfits’in uygunsuzları

Curtis 2012 Olimpiyatlarına hazırlanan bir yıldız adayıydı. Ama uyuşturucu alış verişi sırasında yakalanınca bütün hayalleri suya düştü. Kamu Hizmeti cezası alan diğer gençlerden farklı olarak sorumluluk almaya daha yatkın bir yapısı var. Fırtınadan sonra zamanı ileri ya da geriye alma gücüne kavuştu –ama sadece büyük pişmanlık duyduğu anlarda. Gücünü kontrol etmeyi başardığında neler olacak, kim bilir?

Dışardan bakıldığında kavgacı ve saldırgan görünebilir, ama aslında dış görünüşüyle kendisini yargılayanlara karşı bir koruma yöntemi bu sadece. Aslında son derece geniş bir kalbi var ve sevdiklerine karşı ölümüne sadık. Fırtınadan sonra başkalarının düşüncelerini duyabilme yeteneği kazandı. İnsanların yanlış yargılarından bunalan biri için talihsiz bir özellik.

Alisha için hayat parti devam ettiği sürece sorunsuz. En azından fırtınadan önce böyleydi. Güzelliğiyle erkekleri baştan çıkartıp ilgi odağı olmaya çalışırken kendini turuncu bir tulum içinde bankları boyarken buldu. Elde ettiği güç aslında tam da ona uygun denebilir: Dokunduğu erkeklerin şehvetten öyle gözü dönüyor ki kadınların erkekler hakkında yargısını ispatlarcasına hedefe ulaşmaktan başka bir şey düşünemiyorlar. Alisha zamanla bunun bir nimetten çok bir lanet olduğunu anlıyor.

Çok zeki ve akıllı, ama öylesine içine kapanık ve utangaç ki arkadaşlık kurmakta tam bir felaket. Yalnızlığı öyle bir boyuta varıyor ki kendisine yanlışlıkla randevu veren arkadaşının evini yakmaya çalışmasını anlayışla karşılıyorsunuz. Evle beraber minik bir kediciğin de yanmasını engellemek için çabalaması da aslında bir sosyopat olmadığını gösteriyor. İnsanlar tarafından görünmediğini düşünen Simon, fırtınadan sonra da tümden görünmez olabilme yeteneğine kavuşuyor.

Nathan, hazır cevaplılığı ve sınır tanımaz alaycılığıyla herkesi kendisinden tiksindiren biri. Bunun da en büyük sebebi kendisini terk eden babası. Bir daha terk edilmemek için insanları kendisinden uzaklaştırma biçiminde geliştirdiği bu psikolojik savunma yöntemi annesini bile çileden çıkarmayı başarıyor. Sırf babasını sinir etmek için başını belaya sokup kamu hizmeti cezası alıyor. Burada da diğer gençleri rahatsız etmekten geri kalmıyor. Ama fırtına sonrası süper bir yetenek göstermeyen tek kişi de o. Acaba bu da ona Tanrı’nın bir cevabı mı?

Misfits

Yaratıcı: Howard Overman

Oyuncular: Robert Sheehan, Iwan Rheon, Antonia Thomas, Lauren Socha, Nathan Stewart-Jarrett

Yapım: 2009, İngiltere

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et